CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, “Hatay halkının sağlığı, doğası, ekonomisi AKP hükümetinin umurunda değil.” dedi.

İskenderun Şehrinin birçok bölgesini saran ve çevreyi önemli derecede rahatsız eden  Angus kokusu ile alakalı mevcut iktidarı 2018 yılından buyana uyarmasına rağmen, halen bu konuda önlem alınmadığından dert yanan CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, “İskenderun halkı özellikle yaz aylarında yemek yiyemez, nefes alamaz halde yaşıyor. Canlı hayvan gemilerinden kaynaklanan kötü koku bölgedeki mahalli idari amirlikler ve STK’ların da gündemine gelmiş, yapılan toplantılarda ortaya çıkmıştır ki koku, gemilerde biriken hayvan dışkısı ve ölü hayvan (leş) yoğunluğundan kaynaklı olduğu anlaşılmış bu şekilde de basına yansımıştır” ifadelerini kullanırken, 2 yıldır yapılan tüm başvuru ve şikâyetlerin sonuçsuz kaldığını dile getirdi.

İşte CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin’in konuyla alakalı yapmış olduğu yazılı açıklamanın tam metni:

“Hatay halkının sağlığının görmezden gelinmesi, tarım alanlarının çevresel faktörlerle zarar görmesi, denizlerin balık çiftlikleriyle doldurulması, yanan ormanlar ve alınmayan önlemler… Sanki hükümet eliyle Hatay’da nefes alınmasın diye bir gayret sarf ediliyor. Hatay’ın doğası, toprağı, havası, denizi kirlensin diye azami bir çaba harcanıyor. Hatay’a üvey evlat muamelesi yapılıyor.

İskenderun’da angus kokusundan vatandaş nefes alamıyor, Payas’ta kurulacak karbon siyahı fabrikası ile halk sağlığı tehdit ediliyor, Arsuz’da balık çiftlikleri kurmak için deniz doldurulmak isteniyor, taş ocakları dağlarımızı delik deşik ediyor, alınmayan tedbirlerle yüzlerce hektar ormanımız yanıyor, madencilik faaliyetleri ile doğamız talan ediliyor. Biz Hatay’da sorunlar çözülsün, vatandaş nefes alsın dedikçe AKP hükümeti her gün yeni bir garabetle Hatay halkının karşısına çıkıyor.

İskenderun Limak Port Limanı bölgesinden yayılan ve tüm İskenderun’u kapsayan kötü koku ile Hatay genelinde türeyen canlı hayvan ve insan sağlığını olumsuz etkileyen ‘Afrika sineği’ ve deli dana hastalığı şikayetlerinin arttı. Temmuz 2018’de yemin ederek milletvekili olduktan sonra ilk icraat olarak Ağustos 2018’de ‘İskenderun felç oldu’ diyerek konuyu meclis gündemine taşıdım. İskenderun halkın mağduriyetinin giderilmesi adına İskenderun limanından yayılan angus kokusu için iki yıldır sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. İskenderun halkı özellikle yaz aylarında yemek yiyemez, nefes alamaz halde yaşıyor. Canlı hayvan gemilerinden kaynaklanan kötü koku bölgedeki mahalli idari amirlikler ve STK’ların da gündemine gelmiş, yapılan toplantılarda ortaya çıkmıştır ki koku, gemilerde biriken hayvan dışkısı ve ölü hayvan (leş) yoğunluğundan kaynaklı olduğu anlaşılmış bu şekilde de basına yansımıştır. Normal şartlarda gemiler limanlara yaklaşmadan önce uluslararası sularda boşaltılan bu atık, gemilerin -yakıt maliyetini düşürmek adına- rotalarını kıyı sulardan belirlemesi ve ülke sularındaki sıkı sahil güvenlik denetimlerinden dolayı atığı boşaltamamaları sonucu, İskenderun Limak Port Limanı’na giriş yapmadan en az 5 günlük atığın gemilerle limana yanaştırılması anlamına gelmektedir. Bu da hem hayvan dışkısı ve leş kokusu nedeniyle ilçeyi yaşanmaz hale sokup halkı isyan noktasına getirmekte hem de insan ve canlı hayvan sağlığı ciddi tehlikeye girmekte, bakteriyel hastalıklar baş göstermektedir. İskenderun bölgesinde deli dana hastalığının tekrar ortaya çıktığını duyuyoruz. İskenderunlu evinde oturamaz, lokantalarda yemek yiyemez hale geldi. Tarif edilecek bir koku değil bu, ilçe gerçekten yaşanmaz bir halde. Yetkililer ise her türlü şikayet ve başvuruyu görmezden geliyor. Gemiler anguslarla beraber bu hayvanların dışkıları ve ölü hayvan leşleri içindeyken limana yanaşıyor. Gemilerden şehre yayılan koku insan ve çevre sağlığını tehdit eder boyutta. Türkiye’de tarım ve hayvancılığı bitirmek isteyen politikalar izleyen AKP iktidarı bu yetmiyormuş gibi bir de ülkemizi yurt dışından et ithal eden bir ülke durumuna düşürdü. Bu ithalatı da doğru düzgün yapmayarak toplum ve çevre sağlığını ciddi tehlikeye atacak mikrop yuvası bu gemilerin limanlarımızda denetimsiz olarak girip çıkmasına göz yumuyor. Çevre Bakanı ve tüm yetkilileri göreve davet ediyorum; derhal İskenderun’daki bu angus getiren gemilere gerekli denetimler yapılmalı ve şehri felç eden kokuya bir çözüm bulunmalıdır.

Biz öncelikli olarak ithalat değil yerli üretim desteklensin diyoruz. Benim hayvancılık yapan vatandaşıma devlet desteği verilmiyor, elin memleketinden hayvan ithal ediliyor. O ithal edilen hayvanlarda Hatay halkının evlerinin dibindeki limandan denetim yapılmadan ülkeye sokuluyor. Tüm dünya üretim ekonomisine yönelmenin önemi kavramışken AKP eliyle yerli üretim bitirilerek tarım ve hayvancılık yabancıların eline bırakılıyor. Bu yetmezmiş gibi halk sağlığı da hiçe sayılıyor.

Koku nedeniyle insanlar evlerinde oturamıyor, lokantalarda yemek yiyemiyor ve İskenderun’un turizm konusunda zarara uğruyor.2 yıldır yapılan tüm başvuru ve şikayetlerimiz sonuçsuz kaldı.

Defalarca dile getirdik tekrar söylüyoruz; halkın sağlığını tehdit etmeyin, rant için, yandaşlarınızı ve yabancıları zengine etmek için değil insanların huzuru için çalışın, yerli hayvancılığı destekleyeceğinize hayvancılık yapan üreticiyi iflas ettirmekten vazgeçin,yerleşim alanlarına yakın, şehrin ortasında yaptığınız angus sevkiyatının şehrileş gibi kokuttuğunu görün. Sözde değil özde milli olun. Milli olmak milletini düşünmekten geçer, milleti hiçe sayarak yerli üretimi bitirerek ülkeyi ‘ithal ülke’ yaparak değil.

Ancak tüm bu olumsuzluklar ve umursamazlık gösteriyor ki Hatay halkının sağlığı, doğası, ekonomisi AKP hükümetinin umurunda değil. AKP için rant uğruna, yandaş ve yabancı dostlarının kazancı milletimizden önce gelmektedir.”