Öz Çelik-İş Sendikası Genel Merkez eski yöneticilerinden Recep Akyel tarafından, ‘Güveni kötüye kullanma, özel belgede sahtecilik, dolandırıcılık, zimmet, irtikap ve ihaleye fesat karıştırma’ gibi suçlamalar ile karşı karşıya kalan Genel Başkan Yunus Değirmenci ile yardımcısı Bayram Altun ve muhasebe çalışanlarıyla ilgili “kovuşturmaya yer yok” kararı, Ankara 5.sulh ceza hâkimliğinin 2023/1157 iş sayılı kararı ile bozuldu.

Ankara 5.sulh ceza hâkimliği bozma kararını, Savcılığının eksik inceleme yapmasına bağladı.
Öz Çelik-İş Genel Başkanı Yunus Değirmenci ile yardımcısı Bayram Altun ve muhasebe çalışanlarıyla alakalı suç duyurusu ile alakalı Ankara 5.sulh ceza hâkimliğinin, savcılığının ‘kovuşturmaya yer yok’ kararına yapılan itirazı kabul etmesini ve almış olduğu bozma kararını değerlendiren Recep Akyel ise kendi sosyal paylaşım sayfasından bir açıklama yaparak şu ifadeleri kullandı;
Özçelik-iş sendikasının değerli üyeleri, emekçiler, hakkı yenilenler, yol arkadaşlarım;
Ankara cumhuriyet başsavcılığına yapılan şikâyetimiz neticesinde şüpheli Yunus Değirmenci hakkında savcılıkça verilmiş olan Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karara tarafımızca itiraz edilmişti. Ankara 5.sulh ceza hâkimliğinin 2023/1157 iş sayılı kararı ile itiraz sebeplerimiz haklı bulunmuştur.
Ankara 5.sulh ceza hakimliği aldığı kararda gerekçe olarak cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosyanın kapsamlı oluşu dikkate alınarak alanında uzman 3 KİŞİLİK HEYET RAPORU alındıktan sonra sonuca göre işlem yapılması gerekirken eksik inceleme yapıldığına hükmederek Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı SULH CEZA HAKİMLİĞİNCE KALDIRILMIŞTIR.
En başından beri ısrarla söylediğimiz gibi; hayatımızı emekçilere alın teri dökenlere, emeğin ve emekçinin hakkını almaya adadık.
Öz çelik iş sendikasının gerçek sahibi üyelerinin bir kuruş paralarını çaldırmayız bunu emeğe ve emekçiye ihanet sayarız.
Sendikacılık ve insan olmamızın temel ilkesi budur.
Özçelik iş sendikası üyelerinin hakları ve onurları için mücadelemize davam ediyoruz. Bu mücadelemiz sonuç alınana adalet yerini bulana kadar sürecek.
Ve Eninde sonunda adalet yerini bulacak, Özçelik iş sendikası üyeleri hak ettikleri şeffaf, namuslu adaletli hesap veren sendikal yönetime kavuşacak.
Yakın zamanda çok daha güzel haberleri siz değerli üyelerimizle paylaşmaya devam edeceğim.”

Bir İSDEMİR işçisi, Özçelik-İş’in sendika üyeliği ve dayanışma aidatı kaybı olarak İSDEMİR patronundan 17 milyon lira almasıyla ilgili açtığı dava’da Davalı hakkında tanıklık yapan Özçelik-İş Genel Merkez yöneticisi Bayram Altun’un tanıklığına karşı taraftan itiraz geldi.

Davacı işçi vekili Avukat Bülent Akbay Ankara 4. İş Mahkemesine yaptığı itiraz dilekçesinde Bayram Altun’un gizli protokolde imzası olduğu gerekçesi ile itirazda bulunurken, diğer davalı tanıklarının beyanlarına karşı beyanda bulundu.

Geçtiğimiz günlerde Mahkeme dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde ise şu ifadeler yer aldı:

“Sayın Mahkemenizin dosyası bünyesinde, davacı müvekkil tanıkları ve davalı tanıkları dinlenmiş olup;

tanık anlatımlarına ilişkin aleyhe hususları kabul etmemekle birlikte tanık anlatımlarına ilişkin

beyanlarımızı sunuyoruz. Şöyle ki;

Davacı tanığı Mehmet ANIL mahkeme huzurunda; ”2015-2016-2017 yıllarında bizim sendika sözleşmesi

yapılmadı. Bizden aidat kesilmedi. Bu esnada duyduğumuz kararıyla İsdemir, sendikaya bunu

karşılığında para ödemiş. Ancak 2015-2016-2017 yıllarında biz sendikalıydık. Fakat bu haklardan

yararlanamadık.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Davacı tanığı İbrahim ZORLU mahkeme huzurunda; ”davacı ve ben davalı şirketin kadrolu ve sendikalı

işçisi idik, sendikamız 2015-2016-2017 yıllarında yetkili olmasına rağmen işçi adına yapması gereken

sözleşmeyi işverenle yapmayıp kendi sendikası adına 17.000.000,00 TL’yi gizli bir tutanakla bu parayı

aldı, biz bunu yerel gazete olan SES gazetesinden öğrendik, 2018 yılında da gizli bir protokol ile bu

parayı aldığını öğrendik, sendika 3 yıl sözleşme yapmamak adına bu parayı alarak bizleri mağdur etti,

aidatımız kesilmedi, aidatımız kesilmediği halde bu para gerçek hak sahibi olan bizlere ödenmesi

gerekirken 3 yıl boyunca bize bir kuruş dahi ödenmedi, işverenin 3 yıl boyunca her bir işçiye ödemesi

gereken miktar 100.000,00 TL ve üzerinde idi, ben ve davacı dahil tüm işçiler bu durumdan maddi ve

manevi olarak çok zarar gördük, bizi koruması gereken sendikamızın bizi korumayıp işveren ile gizli bir

protokol ile anlaşma sağlayarak bu şekilde davranması bizlerin hem işverene hem de sendikamıza karşı

güvenini zedeledi, biz işçiler ortada kaldık, bu durumda hiç şekilde hakkımızı savunamadık” şeklinde

beyanda bulunmuştur.

Bilindiği üzere 6356 sayılıSendikalar veToplu İş SözleşmesiKanununda işçi veya işveren olması fark

etmeksizin sendikal kuruluşların gelirlerinin neler olabileceğinet bir şekilde belirtilmiştir. Bahsi geçen

Kanunun 28 .maddesi1. Fıkrasındayer alan “Kuruluşların gelirleri ve giderleri MADDE 28 – (1)

Kuruluşların gelirleri;

  1. a) Üyelik ve dayanışma aidatları,
  2. b) Tüzüklerine göre yapabilecekleri faaliyetlerden sağlanacak gelirler,
  3. c) Bağışlar,

ç) Mal varlığı gelirleri, mal varlığı değerlerinin devir, temlik ve satışlarından doğan kazançlardan,

ibarettir ” ile aynı hükmün devamında 3. Fıkrada yer alan ” İşçi kuruluşları, işverenler ve bu Kanun ve

diğer kanunlara göre kurulan işveren kuruluşlarından; işveren kuruluşları da işçilerden ve bu Kanun ve

diğer kanunlara göre kurulu işçi kuruluşlarından yardım ve bağış alamaz. ” hükümleri çerçevesinde davalı

sendika tarafından düzenlenen protokol doğrultusunda İSDEMİR tarafındanödenen 17.000.000 TL ‘ nin

kanuna aykırı bir biçimde alındığıizahtan varestedir.

Sendikaların yasal mevzuatımız uyarınca işveren kuruluşlarından yardım ve bağış alamayacağı

hususundaki beyanlarımızı tekrarla, dosya bünyesinde dinlenen tanık beyanları ile de desteklendiği üzere,

davalı sendika işverenden 17.000.000,00 TL ödeme almış olup, ödeme sonrası davalı sendika geriye

dönük 3 yıllık toplu iş sözleşmesi yapmamış ve bünyesinde bulunan işçileri de toplu iş sözleşmesi nedeni

ile sağlanacak haklarından mahrum etmiştir.

Davalı sendika, cevap dilekçesi ile her ne kadar ”01.01.2015’den başlayan dönem için geriye yürürlü TİS

sürecinde ısrarcı olmak ve gerekirse grev uygulaması yoluna gitmek; 3 yıldan beri yaşanan

olumsuzluklar, işçi çıkışları, sendikal rekabet nedeniyle ortaya çıkmış bulunan bölünmüşlük ve yeni

çatışma ve kırgınlıkların ortaya çıkması gibi durum ve ihtimaller, yanında ve ilave olarak mevcut yetki

belgesiyle bu çerçevede geriye yürürlü bir sözleşmenin imzalanmasının akabinde ileriye yönelik yeni TİS

yetki sürecinin başlatılma durumu, işverenlik veya rakip sendikanın muhtemelen bu yeni yetki sürecine de

itiraz ederek yargı konusu yapması ve süreci tıkaması durumunda ortaya çıkabilecek yeni durumlar, yeni

yetkiye itiraz sürecinde yaşanabilecek yeni işçi çıkışları ,boşluklar , olumsuzluklar, yaşanabilecek kaos ve

kargaşa, müvekkil sendika ve işyeri çalışanlarına olumsuz etkileri vb. muhtemel olumsuzluklar dikkate

alınarak” geriye dönük TİS ısrarının olumsuz sonuçlar doğuracağından bahsetmişse de kanaatimizce işbu

beyanlar yalnız ve yalnız davalı sendikanın haksız kazancının meşru temellere oturtulma çabasıdır.

Nitekim davalı sendikanın cevap dilekçesi açıkça ikrar mahiyetindedir. Anılan cevap dilekçesinin

incelenmesi ile birlikte geriye dönük TİS yapılmaması halinde yalnızca sendikanın uğradığı aidat

zararının giderildiğinden bahsedilmiştir.Bu cihetle geriye dönük 3 yıllık süreçte sendika bünyesinde

bulunan işçilerin haklarına zeval getirildiği, toplu iş sözleşmesinden faydalandırılmadığı, yapılan protokol

ile haklarının ihlal edildiği de görülmektedir. Sendika yapılan protokol ile alınan paranın her ne kadar

aidat zararı olduğunu belirtmekte ise de, sendikanın bir işletme olmadığı, işçilerin hak ve menfaatlerini

gözetmek için kurulduğu ve işçiler tarafından bu beklenti ile üye olunduğu,gözönüne alındığında,

sendikanın herhangi bir zararı olmadığı, üyelik aidatını bir zarar gibi nitelemesinin haklı olmadığı, aidat

ödenmemiş olmasını bir zarar gibi göremeyeceği, bu protokol ile işçilere herhangi bir menfaat

sağlanmadığı gibi aksine haklarının ihlal edildiği gözönüne alındığında, işçi menfaatlerinin aksine kendi

menfaatlerini gözeterek yapılan işlem açıkça hukuka aykırı veişçilerin aleyhinedir.

Davalı sendikanın,olumsuz yetki tespitinin iptali ile sendikanın 2015-2018 yılları arasında

imzalanmayan toplu iş sözleşmelerine ilişkin olarak sözleşme yapma yetkisi tanınmış iken ve bu

yetkiye istinaden toplu iş sözleşmesi yapması ve dava dışı İSDEMİR ile 2015 – 2018 arası dönem için

anlaşma yapılarak işçilere bu süreçteki hak ve alacakkayıplarının nasıl telafi edilebileceği hususunda

görüşmesi gerekirken , gizli bir protokol ile müvekkil gibi diğer işçilerin toplu iş sözleşmesiz geçen

süreçteki hak ve alacakları yerine kanuna aykırı bir biçimde işverenden yüklü miktarda para aldığı

göz önünde bulundurulduğunda müvekkilin 2015 – 2018 döneminde oluşan maddi – manevi zararının tazmininden sorumlu olduğu açıkça ortadadır.

Davalı tanığı MEHMET GÜNGÖR mahkeme huzurunda; ”2018 yılında yeni bir sözleşme ile yolumuza

devam ettik. Dava dilekçesinde bahsedilen şekilde gizli bir protokol yoktur. Sendikamız 2014-2017

yılında maddi ve manevi olarak zarara uğratıldığı için 17 milyon TL’yi İs demir bize ödedi. Ödenen bu

paranın işçilerle herhangi bir alakası yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur. İşbu beyanda açıkça ikrar

mahiyetindedir. Davalı tanığı beyanında, davalı sendikanın haksız ödeme aldığını kabul etmiş ve işbu

ödemenin işçiler ile hiçbir alakası olmadığına yönelik beyanda bulunmuştur. Keza Davalı tanığı

MUHAMMET MUSTAFA TAŞTAN mahkeme huzurunda; ”Dava dilekçesinde bahsedildiği gibi gizli

protokol yoktur. İş veren ile sendika arasında yapılmış bir protokol vardır. İs demirin protokol gereği

ödediği 17 milyon TL yetkisiz kaldığımız döneme ilişkin işçilerin geri ödemesi gereken aidat bedeli

olmak ile birlikte aynı zamanda ödenen bu tutar sendikanın mağduriyetini gidermek içindi” şeklinde

beyanda bulunarak sendikanın ödeme aldığına yönelik açık beyanda bulunmuştur.

Sendikalar işçilerin haklarını iyileştirmek ve korumak neticesinde aidat geliri elde etmektedir. Somut

olayda yaratılan tablo ise, işçilerin haklarından vazgeçmek suretiyle işverenden ödeme almaktır. Somut

olayda davalı sendika işçi aleyhine davranmış ve bunun karşısında dava dışı işverenden ödeme almıştır.

Tanık beyanları ile sabit olan işbu husus karşısında haklı davamızın kabulüne karar verilmesi yasal

mevzuatımızın bir zorunluluğudur.

Ayrıca ve önemle belirtmek isteriz ki,DAVALI TANIĞI BAYRAM ALTUN dava dışı işveren ile

akdedilen gizli protokolde imza sahibi kimselerdendir. Bir kimsenin kendi yaptığı işleme ilişkin aleyhe

konuşması kendisinden beklenemez. Daha doğru bir anlatımla imza sahibi kimselerden olan DAVALI

TANIĞI BAYRAM ALTUN’un somut olaya objektif ve tarafsız yaklaşması mümkün değildir. Kendi

yaptığı işlemin hukuka aykırı olduğunun kabulü halinde dahi tarafsız tanık beyanında bulunamaz. İşbu

husus açıkça hayatın olağan akışına da aykırıdır. Bu sebeple DAVALI TANIĞI BAYRAM ALTUN’un

beyanlarının hükmün esasına dayanak alınmamasını talep ederiz.

NETİCE VE TALEP : Açıklanan nedenlerle tanık beyanlarındaki aleyhe hususları ve davalı tarafça

sunulan beyanları kabul etmediğimizi bildirir, dosyanın bilirkişiye gönderilmesine karar verilmesini,

yapılacak yargılama neticesinde davamızın kabulü ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa

yükletilmesine karar verilmesini talep ederim.

Davacı Vekili

Av. Bülent Akbay”

Hatay Büyükşehir Belediyesi(HBB), engelsiz bir yaşam için farkındalık yaratan çalışmalarına devam ediyor.

 

HBB Zabıta Daire Başkanlığına bağlı ekipler,  7- 14 Ocak Görme Engelliler Haftası dolayısıyla hem farkındalık yaratmak hem de görme engellilerin günlük yaşamını zora sokan durumları ortadan kaldırmak için harekete geçti.

 

Ekipler, Hatay’ın birçok noktasında bulunan ve görme engellilerin yaşamını kolaylaştıran sarı yürüyüş bantları üzerine aracını park eden sürücüler hakkında tutanak tuttu ve bu araçların camlarına bilgilendirme ve uyarma amacıyla broşür bıraktı.

 

Zabıta ekipleri, motorlu taşıtların yanı sıra sarı şerit ihlâli yaparak ürünlerini bu alanın üzerine ya da yakınına koyan ve engelli vatandaşların yaşamını zorlaştıran kişi ve işletmeleri de uyardı.

Davacı M.O ve Davalı Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanlığı arasında Ankara 4. İş Mahkemesinde görülmekte olan 17 Milyonluk davada geçtiğimiz günlerde tanık olarak ifadeleri alınan Özçelik-İş Genel Başkan Yardımcısı Bayram Altun, Şube başkanı Mehmet Güngör ve Baş temsilci Mustafa Taştan’ın Genel Başkanlık lehine verdikleri ifade tutanakları dikkate alındığında bazı soruların cevaplanması gereği ortaya çıktığı görüldü.

Şöyle ki; Söz konusu davaya konu olan ve 02.01.2018 tarihinde imza altına alınan Protokolde; “Sözleşmenin yürürlülük tarihinin işverenliğin talep ve önerisi doğrultusunda 1 Ocak 2018’e çekilmesi suretiyle önceki dönemin sözleşmesiz geçirilmesi nedeniyle ortaya çıkan sendika üyelik ve dayanışma aidat kayıplarını telafi etmek üzere 6 Ocak 2018’e kadar işverenlikçe sendika hesabına 17.000.000 ödeme yapılacaktır.” Yer aldığı gözlemlenirken, protokolün aynen uygulandığı ve 2014-2017 yıllarındaki işçi alacakları silinerek, karşılığında Özçelik-İş Genel Başkanlığına 17 milyon TL ödendiği görülüyor.

İşte bu kapsamda İsdemir işçileri adına Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanlığına ve Yardımcısı Bayram Altun, İskenderun Şube Başkanı Mehmet Güngör’e gazetemiz aracılığıyla soruyoruz.

* Sendikaların aidat dışında herhangi bağış veya destek adı altında bir ödenek alamayacağı kanunlarla sabit olmasına rağmen gizli protokol yaparak kanunları neden ve nasıl çiğnediniz?

*  Bu 17 milyonu nerelere ve kimlere harcadınız?

*  Mahkemeye verdiğiniz ifadeler de işçi geriye dönük sözleşme istemedi demişsiniz.

Bugün bir tane o dönem sözleşme istemiyorduk diyen işçi gösterebilir misiniz?

*  2015, 2016, 2017 yılları içerisinde mahkeme size sözleşme yapma yetkisi vermesine rağmen neden sözleşme yapma yerine  sendikanın zarara uğradığı gerekçesiyle 17 milyonu cebinize aktardınız ?

* Madem 17 milyon gibi bir parayı alamaya gücünüz yetiyordu da niye işçiye vermediniz, Veremediğinizden sizi alıkoyan nedir?

* % 0’a üç yıllık sözleşmeye imza atarken hiç mi vicdanınız sızlamadı?

* Bir gün bu gizli protokolün  ortaya çıkmasından hiç mi korkmadınız?

*  Mahkeme de ifade verirken tabiri caizse bu para işçinin hakkı değil bu para sendikanın hakkı nasıl diyebiliyorsunuz?

*  Dönemin İsdemir yönetimini  tuzağa düşürdüğünüz iddia ediliyor, eğer iddialar doğru ise  sözleşmeye imza atan yöneticiyi bu tuzağa nasıl düşürdünüz?

*  Şimdi de mahkeme de işin içinden sıyrılmak işvereni nasıl suçlarsınız?

*  İşverenin bu ifadelerinizden sonra size karşı tavrı nasıl olacak? Merak ediyor musunuz?

 

Özçelik İş Sendikası Seydişehir Şube Başkanlığından alınan Ferhat Çelikbaş, mahkeme kararıyla geri döndü.  Ferhat Çelikbaş’ın Mahkeme kararı ile yeniden görevine iade edilmesi Öçelik-İş Sendikasında işlerin karışmasına sebep oldu. Öyle ki şu sıralar Genel Merkez kongresinin iptali gündeme geldi.

2017 Aralık ayında Özçelik İş Sendikası Seydişehir Şube Başkanı Ferhat Çelikbaş, Mart 2020 tarihinde daha önceden elden verdiği iddia edilen istifa dilekçesi öne sürülerek, Genel Başkan Yunus Değirmenci tarafından görevden alınmıştı.

Seydişehir Şube Başkanlığından alınan Çelikbaş, görevine iade için yargıya müracaat etmişti.

Ankara İş Mahkemesinde kısmen davayı kazanan Ferhat Çelikbaş’ın görevine iade kararını Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 5. Hukuk Dairesi tamamen ve kesin olarak onadı.

Seydişehir Şube Başkanın görevden alınmasının ardından yapılan şube kongresinde üyelikten ihraç edildiği için tekrar aday olamayan Ferhat Çelikbaş, Ankara Bölge İstinaf mahkemesinin kararıyla tüm hakları geri iade edilerek, şube başkanlığı görevine tekrar başlama kararı alındı.

Dolayısıyla Çelikbaş’ın görevden alınmasının ardından 2021 Aralık tarihinde yapılan Şube Kongresi de hukuken iptal edilmiş oldu.

Genel Merkez Kongresi’nin İptali Gündeme Geldi

Ferhat Çelikbaş’ın Seydişehir Şube Başkanlığına görevine iade kararından sonra yeni bir tartışma başladı.

Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında yapılan Özçelik İş Sendikası Genel Merkez Kongresinde, Genel Başkan Adayı Yunus Değirmenci yapılan seçimlerde, ilk turda 117 oy, ikinci tur oylamada ise 137 oy almıştı.

Geçmiş dönem Özçelik-İş İskenderun Şube yöneticisi ve Şube Başkan Adayı Çelik işçisi Hakan Karokoca, kendi sosyal medya sayfasından yaptığı paylaşımda Özçelik-İş Sendikası üyesi çelik işçilerine seslendi.

Arkadaşlarına seslendiği paylaşımda, Özçelik-İş Genel Merkez Yönetiminin bu günkü tutumuna dikkat çeken Hakan Karakoca:  “Farkında olmadan kendinize karşı bir canavar yarattınız. Beklentilerinizi yine kendi elinizle yok ettiniz. Kendinizle çeliştiniz. “ diyerek sendika üyesi çelik işçilerinin bugün içinde bulundukları ekonomik zorluklara dikkat çekti.

Yaptığı paylaşımda kendisi gibi çelik işçisi arkadaşlarına hitaben çağrıda da bulunan Hakan Karakoca;  “Bizlerin yaşadığı mağduriyet genel merkez tarafından bir türlü görülmüyor. Herkes borç içinde. Ay sonu gelmez oldu, her geçen gün masraflarımız artıyor. Haklarımız için mücadele vermeyen genel merkez ise kendi lüks hayatları için için kesenin ağzını sonuna kadar açıyor.

 Sendika ile bu zihniyeti yan yana yazmak yüzlerce yıllık emek mücadelesine hakarettir

    Mücadelenin muhalifi olmaz.

    Mücadelenin yandaşı olmaz.

    Mücadele işçinin kendisidir.

    Hiç bir şey için geç değil. Yanlışlarımız tecrübemiz olsun. “ diyerek çelik işçisini her platformda içinde bulundukları sıkıntıyı yüksek seslen anlatmaya davet etti.

İşte Özçelik-İş Sendikası geçmiş dönem İskenderun Şube YK üyesi Hakan Karakoca’nın  arkadaşlarına hitaben kaleme alıp paylaştığı o yazısının tamamı:

“Sevgili ÖZÇELİK İŞ sendikası üyeleri ve DEĞERLİ ARKADAŞLAR;

Ne yapacağınızı bilemez durumdasınız değil mi?

Kendinizi bir şeyler yapmak için zorlamaya dahi gücünüz kalmadı değil mi?

Oysa çocuklarımızı mutlu etmek istiyorduk. Sendika seçimleri bunun için bir fırsattı. Bu fırsatı değerlendirmek için oy kullanmıştık. Ailemizin ekonomik geleceğini kurtarmak ve mutluluğa boğacak bir ekip için tercih yapmıştık. Bu sendika seçimleri bizim için çok önemliydi.

Ama denenmiş, başarısız, işçiyi hak kayıplarına uğratan, yaradan çok zarar veren şimdiye kadar hiç bir fayda sağlamamış sendika yöneticilerine devam etme yetkisi verdiniz.

Farkında olmadan kendinize karşı bir canavar yarattınız.

Beklentilerinizi yine kendi elinizle yok ettiniz. Kendinizle çeliştiniz.

Sendikal karanlığınıza ışık tutan arkadaşlarınıza inanmadınız. Hâlbuki onlar sizin hayalleriniz için kendilerini feda etmişlerdi.

Evet, hep birlikte ekonomik geleceğimizi kaybettik ve kaybetmeye de devam ediyoruz.

Devam ediyoruz çünkü sendikayı bitirmeye çalışıyorlar. Bu gidişle tutunacak bir dalımız da kalmayacak.

Karabük ve birçok yerde kendilerine muhalefet olan işçinin seçtiği insanları görevden alıp kendilerine biat eden insanları atıyorlar.

THY Teknik A.Ş iki şubesi aynı anda kapatıldı. Sakarya şube üzerinde birtakım planlamalar gibi. Türkiye’deki bütün teşkilatlar ve üyeler huzursuz!

Böylemi devam edeceğiz.

Çocuklarımızın karamsarlığını kaldırmak, eşlerimizin yüzünü güldürmek için palyaçoluk mu yapmalıyız?

Kostüm giyerek yüzümüze pudralar mı sürmeliyiz?

Çocuklarımızın geleceğini karartan yöneticileri seçerken yaptığımız hataları unutturmak için onlara kahkahalar mı attırmalıyız?

Yeter artık demenin zamanı ne zaman gelecek?

Kendi kalbimizi zehirlemekten vazgeçmeliyiz artık.

Kendi menfaatlerini feda ederek sendikal geleceğiniz için ışık tutan, size bayrak olmuş arkadaşlarınızı görmezden gelmekten vazgeçin artık.

Bizlerin yaşadığı mağduriyet genel merkez tarafından bir türlü görülmüyor. Herkes borç içinde. Ay sonu gelmez oldu, her geçen gün masraflarımız artıyor. Haklarımız için mücadele vermeyen genel merkez ise kendi lüks hayatları için için kesenin ağzını sonuna kadar açıyor.

Sendika ile bu zihniyeti yan yana yazmak yüzlerce yıllık emek mücadelesine hakarettir

Mücadelenin muhalifi olmaz.

Mücadelenin yandaşı olmaz.

Mücadele işçinin kendisidir.

Hiç bir şey için geç değil. Yanlışlarımız tecrübemiz olsun.

Her platformda tepkimizi koyalım ve koymaya devam edelim. Buradayız. Burada olmaya devam edeceğiz.

Saygılarımla”

Yunus Değirmenci Genel başkanlığındaki Özçelik İş Sendikası yönetiminin Anadolu Havacılık Şube Başkanlığını etkisiz hale getirmek için Lav ettikleri Şubelerden geriye kalan  şube üyelerini Genel Merkeze bağlaması ve sonrasındaki sürece ilişkin Anadolu Havacılık Şube Başkanlığı’ndan açıklama yapıldı.

Yapılan açıklamada kararın mahkemeye taşındığı ve ilk duruşmanın 17 Ocak 2023’te görüleceği ifade edildi.

İşte Anadolu Şube Başkanlığının o açıklaması:

“Sevgili üyelerimiz;

05-12-2021 tarihinde sizlerin büyük teveccühü ile Anadolu Havacılık Şube Başkanlığına seçilmiş ve göreve gelmiş bulunmaktayız. Göreve geldiğimiz süre boyunca işveren ve çalışan işçiler arasında iş barışını daha da güçlendirebilmek adına gece gündüz sahada sizlerle birlikle ‘’Emek En Yüce Değerdir’’ ilkesine bağlı kalarak Ülkemizin milli bayrak taşıyıcısı şirketinde işçi temsilcisi görevini yapmış bulunmaktayız. Bu bağlamda göreve geldiğimiz ilk günden bu yana Anadolu Havacılık Şube Başkanlığı çatısı altında hangarların, atölyelerin ve birimlerin talep ve istekleri doğrultusunda işveren vekilleri ile doğrudan iletişime geçen bir şube iken, Özçelik-İş Sendikamızın 15. olağan genel merkez seçimlerinde demokratik bir tavır ile mevcut Genel Başkan Yunus Değirmenci’ye destek vermediğimizden dolayı sahanın sesine kulak vererek hareket ettiğimiz için, seçme ve seçilme hakkını hiçe sayıp hırs ve intikam duygusuyla hareket edip şubeye bağlı üyelerimizi genel merkezimize bağlayarak Anadolu ve Avrupa Şube Başkanlıklarının sendikamızdan tasfiye etme sureci başlamış bulunmaktadır.

Özçelik-iş Sendikamızın genel merkez yönetim kurulunun anti-demokratik davranışından dolayı yasal sureci başlatmış bulunmaktayız. Ankara 4.İş Mahkemesi 17.01.2023 tarihinde ilk duruşma yapılacaktır.

Ülkemizin dört bir yanından bizleri gerek arayarak gerek ziyaret edip desteğini esirgemeyen kıymetli sendikamızın üyeleri emek ve alın terinin asıl sahiplerine teşekkür ederiz.

Kamuoyuna duyurulur.

Özçelik-İş Sendikası Anadolu Havacılık Şube Yönetimi”

Öte yandan sendika genel başkanı Yunus Değirmenci’nin geçtiğimiz yıl Anadolu Şube Başkanlığı’nın Olağan Genel Kurulu’na ilişkin twitler attığı ve şube hakkında övgü dolu ifadeler kullandığı görüldü.

 

17 Temmuz 2022 tarihinde yapılan Özçelik-İş Genel Merkez kongresinde Genel Başkanlık yarışında az bir oy farkı ile mevcut başkan Yunus Değirmenci’ye kaptıran geçmiş dönem Özçelik-İş Genel Merkez YK üyesi Recep Akyel, yaklaşık 10 bin üyesi bulunan İstanbul Teknik A.Ş. şubelerinin kapatılarak Genel Merkeze bağlanmasına ağır eleştiriler getirdi.

Öz çelik iş sendikası genel başkanı Yunus Değirmenci’yi  sendikal demokrasiyi, emeğin ve alın terinin kutsiyetini sendika üyelerinin sendikanın gerçek sahibi olduklarını yasalara,  sendikal ahlaka uymayı bunlarla beraber sendikacılık yapmayı uygulamaları ile inkâr etmekle suçlayan Recep Akyel, yaşananların Özçelik-iş Sendikasının onurlu tarihinde  bir leke olduğunu ifade etti.

Geçmişi şanla şerefle mücadelelerle zaferlerle dolu Öz çelik iş sendikasının kurumsal yapısı bütünlüğü ve varlığı tehlike olduğunun altını da çizen Recep Akyel: Yunus Değirmenci’nin  Hakkında devam eden davalar basında ve sosyal medyada çıkan haberler dolaysıyla sınır sistemi tamamen bozulan endişeye ve KORKUYA kapılan genel başkan çareyi muhaliflerini yok etme kendisine biat etmeyenleri dışlama yoluna gittiğini iddia etti.

İşte geçmiş dönem Özçelik-İş Genel Merkez YK üyesi Recep Akyel’in Yunus Değirmenci ile alakalı o zehir zemberek açıklamasının tam metni:

“17 Temmuz da yapılan öz çelik iş sendikası genel kurulunda şaibeli bir şekilde seçilen Yunus Değirmenci için söylediklerimde ne denli hakkı olduğumun iler ki tarihlerde çok daha iyi anlaşılacağını Değirmenci’nin gerçek yüzünün ortaya çıkacağını beyan etmiştim.

Genel kuruldan bu yana öz çelik is sendikası genel merkezini ve Genel başkanını dikkatle izliyorum.

ASLINDA kaybettiği secimden sonra kendisine muhalif olan tüm şubelere olan öfkesini çeşitli uygulamaları ile göstermektedir.

Daha önce işçilerin mutabakatı ile seçilen 50 ye yakın sendika işyeri temsilci ve baş temsilcisi görevden alınmıştır. Bu durum işyeri sendika temsilcilerini kendi iradeleri olarak gören öz çelik iş üyeleri arasında büyük infiale rahatsızlığa ve öfkeye yol açmıştır.

Sendika genel merkezinde çalışan maaşlarını Öz çelik iş sendikası üyelerinin ödediği 7 personel işten atılmıştır,  ocakları söndürülmüştür. Kendisini sendikanın sahibi zannedenler bu veballerin altında kalacaktır.

Her dönemde işçilerin emekçilerin başına musallat olan sözde sendikacılar olmuştur, ama hep emek alın teri galip gelmiş alın teri tacirleri kaybolup gitmiştir.

Bu gün gelinen durumda öz çelik iş sendikasının üye tabanının %90 nı Değirmenci ve yönetimine ve sendikal tavrına karşıdır.

Hakkında devam eden davalar basında ve sosyal medyada çıkan haberler dolaysıyla sınır sistemi tamamen bozulan endişeye ve KORKUYA kapılan genel başkan çareyi muhaliflerini yok etme kendisine biat etmeyenleri dışlama yoluna gitmiştir.

Öz çelik iş sendikası genel başkanı sendikal demokrasiyi, emeğin ve alın terinin kutsiyetini sendika üyelerinin sendikanın gerçek sahibi olduklarını yasalara,  sendikal ahlaka uymayı bunlarla beraber sendikacılık yapmayı uygulamaları ile inkâr etmektedir.

Yunus Değirmenci son olarak İstanbul da bulunan 2 havacılık şubesini kapatmış, baypas etmiştir. Sebebi net olarak bu iki şubenin genel kurulda kendilerine muhalif olması ve aslında kendi secimi kaybetmesine destek olmalarıdır.

Öz çelik iş sendikası durumu havacılık şubelerine ve işverene birer yazı ile bildirmiş ve 10.000 işçiyi tüm iradelerini hiçe sayarak kendisine bağlamıştır.

Bu durum sendikacılık tarihinde rastlanan bir durum değildir. Görünen o ki sayın değirmenci psikolojik olarak dağılmış durumdadır. Koltuğunu kaybetme korkusu ile beraber yaşamaktadır üst üste büyük hatalar yapması bu yüzdendir.

Yapılan yolsuzluklarla ilgili bulunduğumuz suç duyurusu neticesinden Cumhuriyet Savcılığı tarafından Başta Yunus Değirmenci ve bayram Altun olmak üzere, Muhasebe elemanları ve suç duyurusunda isimleri geçen şahısların ifadeleri alınmıştır, alınmaya da devam edecektir.

Bu yaşananlar Özçelik-iş Sendikasının onurlu tarihinde bir lekedir.   Bu lekenin ibreti âlem için en iyi bir biçimde temizlenmesi, her türlü yolsuzluğun açığa çıkarılması ve suçlu bulunanların en etkili bir biçimde cezalandırılması, emekçi kardeşlerimin ödedikleri aidatın her kuruşunun hesabı sorulana kadar bu süreç devam edecektir.

Geçmişi şanla şerefle mücadelelerle zaferlerle dolu Öz çelik iş sendikasının kurumsal yapısı bütünlüğü ve varlığı tehlikededir.

Bu sendikanın kurulduğu şehirde doğmuş bu sendikanın çatısı altında uzun yıllar mücadele etmiş bir emekçi, bir çelik işçisi olarak gelinen durumdan, müteessirim, üzgünüm.

Emeğin alın terinin mücadelesinin içinde gözümü açtığım bu sendika için mücadele etmeye emeğin alın terinin yanında yer almaya devam edeceğim.

Öz çelik is sendikasında sendikal demokrasi işçi iradesine saygı, sendikal ahlak ve disiplin yok olmuştur. Bunların yokluğu bu sendikaya üye olan binlerce işçinin ailesinin çocuklarının geleceklerinin belirsiz olduğunun göstergesidir.

Öz çelik is sendikası üyelerinin tamamına yakını bu gidişattan rahatsızdır, taban huzursuzdur yarınlarından endişelidir.

Bu kötü gidişe dur demek lazımdır ve DENİLECEKTİR.

Bu kötü gidişatı durduracak güç irade ve azim Öz çelik is sendikası üyelerinin yüreklerinde vardır.

Alın teri yerde kalmayacaktır, Öz çelik is sendikası eski gücüne tekrar kavuşacaktır.

Öz çelik iş sendikası üyeleri umutsuzluğa kapılmasın.

Emeğin alın terinin Özçelik is sendikası üyelerinin mücadelesi namus borcumuzdur VAZ GEÇMEYECEĞİZ..

Keser dönecektir, sap dönecektir işçiye hesap vermekten kaçanlar HESAP VERECEKTİR.

Öz çelik iş sendikası üyelerinin bu sendikanın var oluşuna temelinin harcına alın terini katanların her daim yanlarındayız.

Öfkeleri, öfkemiz mücadeleleri mücadelemizdir.

Her yeni gün yeni bir başlangıçtır, yeni umutları yeşertiyoruz.

Endişeye korkuya yer yoktur emek ve alın teri hakkını alacaktır.

Öz çelik iş sendikası üyeleri hak ettikleri, saygıya, huzura, güvene ve refaha mutlaka kavuşacaktır.

Gecenin en karanlık anı aydınlık bir sabaha en yakın olan anıdır

Alın teri yerde kalmaz BU YOLCULUK BÖYLE BİTMEZ.”

Son genel kurulda yeniden Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı seçilen Yunus Değirmenci, seçimler öncesi kendisine destek vermeyen Şube sendikaları lav etmeye başladı.
Bu tavrıyla farklı görüş ve düşünceye tahammül edemediği gözlemlenen Değirmenci’nin “Küçük olsun benim olsun” misali işçi sendikasında “Tek Adam” yönetimi ile Özçelik-İş’i yönetmek istemi dikkat çekiyor.

Öte yandan Başkanlığını Yunus Değirmenci’nin yaptığı sendika genel merkez yönetimin aldığı bu kararı antidemokratik olarak nitelendiren Lav edilen Şubelerin başkanları konuyu yargıya taşıyacaklarını ve sözde kararı iptal ettireceklerini belirtiyorlar.

DEĞİRMENCİ, İNTİKAM HIRSI İLE SENDİKAYI KÜÇÜLTÜYOR
Özçelik İş Sendikası Genel Başkanı, kongrede kendisini desteklemeyen THY Teknik A.Ş’deki Avrupa ve Anadolu Havacılık Şubelerini anti demokratik şekilde kapattı.
Özçelik İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci, Türk Hava Yolları’na (THY) bağlı Teknik A.Ş iş yerlerinde örgütlü olan Anadolu ve Avrupa Havacılık Şubelerini fesih etti.
Geçtiğimiz Temmuz ayında yapılan Genel Merkez Kongresinde kendisini değil de rakibi olan Recep Akyel’i destekleyen şubelerden adeta tek tek intikam almaya başlayan Değirmenci, aldığı kararlar ile sendikayı küçülterek iç barışı da ortadan kaldırıyor.
Genel Merkez Kongresinde de Recep Akyel’i destekleyen şubeler arasında yer alan ve 10 Bine yakın üyesi bulunan Teknik A.Ş’deki Avrupa ile Anadolu Havacılık Şubelerindeki tüm üyelerin Genel Merkeze bağlandığı, şube yönetimlerinin ise fesih edildiği yönünde karar alan Özçelik İş Sendikası Genel Merkez Yönetimi, tebligatları ilgili şubelere ve THY Teknik A.Ş Genel Müdürlüğüne gönderdi.
Yasaya göre seçimle gelen sendika şube yöneticilerini görevden alamayan, ancak istifa etmeleri halinde değiştirebilen Özçelik İş Sendikası Genel Merkezi, Avrupa ve Anadolu Havacılık Şube Başkanları ile Yönetim Kurulu Üyeleri istifa etmeyince anti demokratik bir karar alarak, üyelerin tamamını şubelerden alıp genel merkeze bağladı ve şubelerin içini boşalttı.
Avrupa ve Anadolu Havacılık Şubelerine Sendika Genel Merkezi tarafından alınan kararla ilgili gönderdiği tebligatta şu ifadelere yer verildi;
Şubenize bağlı THY TEKNİK A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne ait Atatürk ve İstanbul Havaalanı işyerleri Genel Yönetim Kurulumuzun 19.10.2022 tarih 41 sayılı kararı ve ana tüzüğümüzün 18/17. maddesi gereğince Genel Merkeze bağlanmıştır.
Genel Yönetim Kurulunun bu kararına istinaden ilgili iş yerleri yetki ve sorumluluk alanınız dışında kalmıştır. Şubenizin tüzel kişiliğinin devam etmesi için ana tüzüğümüzün ilgili maddeleri gereğince yeni iş yerlerinde örgütlenme çalışmaları yaparak, şubenizin varlığının sürdürülmesi gerekmektedir.
Havacılığın Avrupa ve Anadolu Şubelerindeki tüm üyelerin Genel Merkeze bağlandığı, dolayısıyla mevcut şube yönetimlerinin de sorumluluğunun kalmadığını içeren yazının ardından THY Teknik A.Ş Genel Müdürlüğüne de ayrıca bir tebligat gönderildi ve gönderilen tebligatta artık işverenin mevcut şube yönetimleri ile değil, Genel Merkez Yönetimi ile muhatap olunması istenildi.
Sendika Genel Merkezi tarafından işverene gönderilen yazıda ise şu ifadelere yer verildi;

THY TEKNİK A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE
Sendikamızın yetkili olduğu işverenliğiniz, sendika ana tüzüğümüzün 18/15. maddesi ve Genel Yönetim Kurulumuzun 19.10.2022 tarih 41 sayılı kararı gereğince 20.10.2022 tarihinden itibaren genel Merkeze bağlanmıştır.
Bu kararımıza istinaden 6356 Sayılı kanun gereğince devam etmekte olan sendika-işveren ilişkilerimiz sendikamızın genel merkezi ve işverenliğiniz arasında yürütülecektir.
Sendikamızı işyerinizde bundan Genel Yönetim Kurlu Üyeleri, Genel Yönetim Kurulu üyelerinin görevlendireceği kişi/kişiler, işyeri baş temsilcisi ve temsilcileri tarafından temsil edilecektir.
Şubelerimiz ile Genel Merkezimizin arasında şimdilik devam etmekte olan hiyerarşik işleyişimizin, işyerinizle hiçbir ilişkisi kalmayıp işyerinizde Anadolu ve Avrupa Havacılık Şubelerimizin yetki sorumluluğu kalmamıştır.
Bundan böyle sendikal ilişkilerimizin bu yapı ve anlayış ile yürütülmesi gerekmektedir.
Gereğini bilgilerinize arz ederim.
Anti Demokratik Kararlarla İntikam Peşinde Olan Değirmenci Sendikayı Küçültüyor
Anti demokratik bir şekilde alınan kararla, THY Teknik A.Ş iş yerlerindeki Avrupa ve Anadolu Havacılık Şubelerinin yetkisiz kılındığı yönündeki karaların öte yandan Özçelik İş Sendikasını küçülttüğü de belirtilirken, Genel Başkan Yunus Değirmenci’nin intikam duyguları ile Özçelik İş Sendikasına büyük zararlar verdiği de ifade ediliyor.
Avrupa ve Anadolu Havacılık Şubeleri Hukuksal Süreç Başlatıyor
Özçelik İş Sendikası Genel Merkezinin Avrupa ve Anadolu Havacılık Şubeleri hakkında aldığı kararların, ilgili yasalara aykırı olduğunu savunan şube başkanları ile yöneticileri, kararı mahkemeye taşıyacaklarını ve sözde kararı iptal ettireceklerini belirtiyorlar.

İntikam Alma Sırası Diğer Şubelerde mi?
Geçtiğimiz Temmuz Ayında yapılan Genel Kurulda, Recep Akyel’i destekleyen Avrupa ve Anadolu Havacılık Şubelerinin yanı sıra Karabük dahil bir çok şube de açıktan Akyel’i desteklemişti.

Yunus Değirmenci, şimdi bu şubeleri de kapatmaya yönelik kararlar alacak mı?

Özçelik İş Sendikası içindeki barışı ve huzuru kongreden sonra tekrar sağlayacağını, intikam peşinde olmayacağını, asla hesaplaşmayacağını belirten Değirmenci’nin sonradan gerçek niyetini ortaya koyduğu açıkça görülürken, sendika içinde barış ile huzurun artık kalmayacağına da işaret ediliyor.

Ankara 4. İş Mahkemesi Özçelik-İş’ sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci ve Bayram Altun’un sendika adına İSDEMİR patronundan 17 milyon lira almasıyla ilgili davayı bugün görüştü.

Söz konusu davanın Ret edilmesini isteyen davalı Özçelik-İş’in vekil avukatının bu talebini ret eden Ankara 4.İş Mahkemesi Hâkimi ayrıca daha önce UYAP üzerinden Davalıdan talep ettiği ancak bugünkü duruşmada gelmediğini gördüğü 2015-2016-2017 yıllarına ait Toplu iş sözleşmesini ve aidat listesini tekrardan istedi ve bu belgelerin mahkemeye ulaşması için iki haftalık süre tanıdı.

Bugün saat 13.25’de başlayan duruşmada ayrıca, mahkeme söz konusu dava ile alakalı bilirkişi ataması da gerçekleştirirken,  bir sonraki duruşmanın 10.01.2023 tarihinde görüşülmesine karar verdi.