Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, 2023 yılı ek bütçesinin kabul edildiği Genel Kurulunda konuşarak önemli açıklamalarda bulundu.

Depremin siyaset üstü bir konu olduğuna vurgu yapan Çalışkan, “Deprem asla istismar edilmemelidir, depreme yönelik yapılacak her türlü olumlu icraata sonuna kadar destek vereceğimizi ifade etmek isteriz” dedi.

KEŞKE VERGİ VE ZAMLAR YERİNE İSRAFA DUR DİYEBİLSELER

Çalışkan, kutsal değerlerin istismarı gibi depremin gerekçe gösterilerek yeni zamların yapılmaması gerektiğine dikkati çekerek, “Maalesef ki kaynak paketi söz konusu olduğunda iktidarın aklına gelen ilk şey vergileri artırmak oldu. Keşke israfa dur diyebilseler, keşke yolsuzluğa dur diyebilseler; keşke yüzlerce araçlı konvoylara, saraylara, uçak filolarına dur diyebilseler keşke. Keşke itibardan tasarruf edilmezin değil, bizzat halka nasıl hizmet edilir; bunun gayreti içerisinde olsalar.

MİLLETİMİZ FEDAKARDIR

Elbette bu millet fedakârdır, depremde büyük fedakârlıklar yaptı ama fedakârlık yapan insan yaptığının, alın terinin, emeğinin karşılığını da bilmek ister. Siz şimdiye kadar defalarca para topladınız, insanlara çağrıda bulundunuz ama bu paraların nereye harcandığına dair net bir veri ortaya koymadınız, kamuoyunu tatmin eden, insanların gönül huzuruyla ödeme yapacağı bir durum maalesef ortaya çıkmadı” ifadelerini kullandı.

DEPREMİN SEBEPLERİNDEN BİRİ İMAR YASASIDIR

Aslında depremin etkisini artıran sebeplerden birisi imar yasasıydı. İmar affı da yine açgözlülüğün bir neticesinde gerçekleşmişti. Bilelim ki depremde aslında üç çeşit ölüm gerçekleşti; birincisi, bizzat deprem esnasında ölenler.

İkincisi, depreme sırf “itibar kaybına uğrarız.” diye geç müdahale edildiğinden ya da vurdumduymazlıktan geç müdahale nedeniyle insanlar öldü.

Üçüncü ölüm ise maalesef, deprem sonrasında sahipsizlikten insanlar kahrından öldü.” şeklinde konuştu.

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, İskenderun’da gazetecilerin sorularını yanıtladı.

6 Şubat tarihinde yaşanan deprem felaketi sonrasında yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Savaş, kurumların bir arada bütün olarak çalışması gerektiğini ve afet yaşayan illerin acil desteğe ihtiyacı olduğunu vurguladı.

“HATAY’IN 7 İLÇESİ DEPREMDEN AĞIR ŞEKİLDE ZARAR GÖRDÜ”

Konuşmasının başında il genelinde yaşanan sorunlara değinen Başkan Savaş, “Hatay’ın her noktasında özellikle 7 tane ilçemizde Antakya, Defne, Kırıkhan, Samandağ, Hassa İskenderun ve Arsuz‘da büyük yıkımlar oldu. Bu yıkımlar neticesinde her tarafta şu anda acil yıkılması gereken ve yıkılmış binaların enkazı kaldırıldı. Şu anda 49 binin üstünde ağır hasarlı binamızın yıkımı ve bertaraf edilmesi işleri gerçekleşiyor.Tabii ki bu hem zaman hem de şehirde birçok yerde binalar yıkılırken kaldırılırken hem asfalt hem kaldırım hem de maalesef alt yapıda içme suyu şebekemiz de kanalizasyonu burada yağmur suyu burada her yerde tahribat oluyor” dedi.

“DEVLETİMİZİN BÜTÜN KURUM VE KURULUŞLARI AFET BÖLGESİNE YARDIM ETMEK ZORUNDADIR”

Hatay B. Belediye Başkanı olarak bütün Hatay’ı düşünmek zorunda olduğuna dikkat çeken Savaş, afet bölgesi kurum ve kuruluşlarında görev yapanların da afetzede olduğunu hatırlattı.

Savaş, “ Afet gibi durumlarda yerel Valilikten başlamak üzere belediyeler bütün kurum ve kuruluşlar da afetzededir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kanunlarına göre şuanda afet bölgesi ve afet bölgesinde yerel yönetimlerin yetmediği yerde Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi bütün kurum ve kuruluşları ilgili bölgeye yardım etmek zorundadır. Bu kanun gereğidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kanunları gereği budur. Yerel kurumlar yetersiz kalıyor çünkü afet gerçekten de bugüne kadar tespit edilebilen en büyük afetlerden, üç deprem üst üste oldu” ifadelerini kullandı.

HATAY BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN İŞ YÜKÜ 12 KAT ARTMIŞTIR

Belediyelerin vatandaşa hizmet noktasında deprem sonrası önemli derecede arttığını belirten Savaş, “Şu anda Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin iş yükü 12 kat artmıştır. Can kaybı olan birçok yakınının hayatını kaybettiği birçoğunun hastanede yattığı bir ortamda şu anda bizim Hatay Büyükşehir belediye Başkanlığı’nın bütün çalışanları yaklaşık %90 arasında Hatay’da her tarafta.  Ama düşünün şimdi bir heyelan olmuş 9 kilometrelik yolumuzun büyük kısmını paramparça etmiş ana boruları onunla uğraşıyorsunuz. Hatay’ın her tarafında mahalleler yok olmuş her tarafta altyapı zarar görmüş ve bir tarafı yapıyorsunuz ondan sonraki yeri yapmak zorundasınız. Bu kadar 12 kat iş yükünün artmış olduğu yerde HATSU 4 ay hiç para almadan devam etti. Sadece iller Bankası’ndan gelen payla hizmete devam etti” dedi.

HATSU’NUN DESTEĞE İHTİYACI VAR

HATSU kurumunun önemli derecede maddi desteğe ihtiyacı olduğunu belirten Savaş, şunları söyledi:

“Ulusal anlamda afet bölgesindeyiz. Afet bölgesinde sadece Büyükşehir değil su konusu özellikle en az 6 ay diğer illerden takviye yapılması lazım.  Ya da Devlet Su İşlerinin majör işleri fazlasıyla yapıp minör işleri HATSU’nun yapması lazım. Şu anda HATSU yeteri kadar cevap veremiyoruz diyor veremiyoruz çünkü ekipman yetersiz paraları yok. Bunun için evvelki gün toplantı yaptık 5 gün önce toplantı yaptık.Vali Bey’in başkanlığında. Vali Bey detüm bu sorunları çözmek istiyor yani şimdi geçmişteki eksikleri söylüyoruz ama şu anda da yapılan davranışların güzel davranışları da ben sizde rahat rahat paylaşırım”.

İÇME SUYU ARITMA TESİSİNE GELEN BARAJ SUYU SAĞLIKLI DEĞİL

Aslantaş barajından İskenderun’a verilmesi planlanan içme suyunun iletildiği arıtma tesisinin elverişli olmadığını ve etrafındaki fabrikalardan çıkan tozların sakıncalı olduğuna dikkat çeken Başkan Savaş, kolera gibi bulaşıcı hastalıkların teşhis koyana kadar hızlı bir şekilde yaşam yitirmeye neden olacağını kaydetti ve tıbbi boyutunu bildiğimiz için yeni arayışlar içerisinde olduğunu aktardı.

GENEL MÜDÜR POLAT, “SANİYEDE 800 LİTRE İÇME SUYUNU İSKENDERUN’A İLETMEYİ HEDEFLİYORUZ”

İskenderun Değirmendere mevkiinde bulunan su kaynağını İskenderun’a iletilmesi için yapılan çalışmanın Denizciler su deposuna ulaştığını müjdeleyen Genel Müdür Polat, çalışmaların tamamlanmasıyla saniyede 800 litreye ulaşan bir kaynak suyunu iletmede son aşamaya gelindiğini açıkladı.

İSKENDERUN SAHİLİNE İLGİLİ KURUMUN TAHKİMAT YAPMASI GEREKİYOR

İskenderun sahil kıyısında denizin taşmasıyla oluşan problemler hakkında konuşan Genel Müdür Polat, 1 metreye kadar sahilde oturmalar mevcut olduğunu ve bundan dolayı deniz suyunun taşarak hayatı olumsuz etkilediğini söyleyerek acilen ilgili kurumların kıyıda tahkimat yapması gerektiğini kaydetti.

CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, sistinozis hastalarının SGK tarafından artık ödenmeyen ve euronun artmasıyla da aylık maliyeti 31 bin lirayı aşan ilaç sorununu Meclis gündemine taşıdı.

TBMM’de konuşan Güzelmansur şunları söyledi:

“Ülkemizde yaklaşık 1.200 sistinozis hastası var. Bu hastaların çoğu çocuk ve Hatay başta olmak üzere deprem illerinde yaşıyorlar. Bu hastalarımızın kullandığı çoklu organ yetmezliğini önleyen ve hayati önemde olan “Cystagon” adlı bir ilaç var. Daha önce bu ilacı SGK ödüyordu, sistem değişikliği yapıldı, ilaç paralı oldu. Ayda 4 kutu kullanan bir sistinozis hastasının bu ilaca ödeyeceği aylık toplam bedel 1.056 euro yani 31 bin Türk lirası. Bu parayı bu ekonomik kriz koşullarında, deprem koşullarında insanlar nasıl ödesin?

Sağlık Bakanlığına sesleniyorum: Sağlık Bakanlığı bu mağduriyeti derhâl gidermeli ya eski yönetmelik şartlarına devam edilmeli ya da başka bir çözüm bulunmalı. Depremden ölmeyen çocuklarımız bu hastalıktan ölmesin.”

Saadet Partisi Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Çalışkan, “15 temmuz Fetö hain darbe girişiminin yıl dönümüne yaklaştık. şunu belirtmeli ki ülkemiz açısından bir darbe kalkışma süreciydi. Her darbe girişimi yeni bir sosyolojik dönemi başlatır. 15 Temmuz’da maalesef hukukun askıya alındığı, yaş kuru herkesin faturasını, bedelini ağır ödediği bir dönem olarak tarihe geçti.

8. Yıla yaklaşmamıza rağmen hukuk normalleşmeye geçemedi. 15 Temmuz’un yıl dönümünde yapılan hatalara dur diyerek hukuk normalleştirilmeli. Hukuksuz şekilde görevinden ihraç edilen ve sonrasında beraat alan kamu görevlileri derhal görevlerine iade edilmeli. Personelin görevine iade edilmemesi hukuku da saygısızlıktır. Bu süreçte adli mekanizmalar doğal yollardan hüküm verilmediğinden, başka saiklerle kararlar verildiğinden yargılamalar yapılmalıdır.

Askeri okula gönderilmiş 13 yaşındaki bir çocuğun darbeci olduğunu düşünmek. Kimseyi tatmin etmediği gibi mağduriyetleri de beraberinde getirmiştir. Bu açıdan yaraların tamiri önemlidir. Bir an önce af söylentilerine açıklık getirilmelidir. Milyonların beklentisi olan genel af bir müjde olarak insanlara verilmelidir, bu süreçte adil davranılmalıdır.

KİNİNİZ SİZİ ADALETSİZLİĞE SEVKETMESİN

Hatay milletvekiliyim. Kur’an da Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvâya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Mâide/8)”

Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekilleri bendenizin seçilmemesi için büyük gayret gösterdi. Kışkırtıcı tavırları oldu. Buna rağmen bir vatandaş olarak isterim ki; kanunların verdiği imkanlarla, halkın oylarıyla bir aday milletvekili seçilmişse bu milletvekilinin yeri parlamentodur.

Şu anda tutuklu bulunan Sayın Can Atalay’ın derhal serbest bırakılması gerekir. Sayın Atalay’ın tutuklu kalması hem halk iradesinin hem de Hataylı seçmenin iradesinin gaspıdır. Esas sorulması gereken şudur; şayet seçilen bu vekil parlamentoya gelemeyecek ise aday olmasına izin veren kamu görevlileri görevlerini ya ihmal etmişlerdir ya da yasaları çiğnemişlerdir ya da halkla dalga geçmişlerdir.

Seçilen vekil parlamentoya gelemiyorsa bu karara imza atan yetkililer kamuyu zarara uğrattıkları, halkın duygularıyla oynadıklarından, halkın iradesini gasp ettiklerinden gereği yapılmalıdır.

Madem kanunlar belli, meclisin iç tüzüğü ortada, seçilen şahsın yeri TBMM çatısı ise Sayın Can Atalay’ın derhal serbest bırakılması gerekmez mi?

Hukukun askıdan indirilip tekrar normalleşmeye döndüğü, 15 Temmuz’u sözde değil gerçek anlamda Demokrasi Bayramı günü olarak kutlanmasını temenni ediyorum.

KAPSAMLI AFTAN ZİYADE ADİL BİR AF

Son günlerde kamuoyuna yansıdığı kadarıyla bir af söylentisi gündemde. İktidarda, yerel seçimler öncesi 29 Ekim’de yeni bir af çıkaracağına dair söylentiler yayılıyor. Kamu görevlilerine düşün görev bu konudaki spekülasyonlara açıklık getirmek olmalıdır. Milyonlarca insanı ilgilendiren bir şey söz konusuyken bu konuda herhangi bir ses çıkarılmaması kabul edilemez.

Ülkemiz 15 yıldan beri olağanüstü süreçler yaşıyor. Pek çok yargılama hukuk dışı inisiyatife göre tahakküm düzeyinde gerçekleşti. Hukuk, bu çerçevede yeni bir af çıkarılması, yaraların tamiri için önemli bir fırsattır, yeni bir beyaz sayfa açmaktır.

Hukuk herkes için gerekli ilkesince adil uygulanmalıdır. Hukuk, 85 milyon vatan evladı arasında ayrım gözetmemeli. Devlet esasen şahısların birbiri arasında olanlara müdahale edemez. Aksine kendine karşı suçları affedebilir. Bunun için belli bir kitleye husumetle yaklaşım sergilemez.

Cezaevlerinde normal mahkumlara tanınan ve terör suçlusu da olsa kanunların verdiği haklarının kullanılmasına izin verilmemekte. Bu düpedüz Baas rejimi olmakla suçlanan ülkelere benzediğimizin göstergesidir. Bu açıdan da terör suçu işleniyorsa en alttan yukarıya kadar sadece bürokrasi ve siyasetçi olmasına bakılmaksızın her şeyini inceden inceye gözden geçirilmesi gerekir.

Kapsamlı aftan ziyade adil bir af olması anlamında söyledim. Bununla ilgili hukukçular, ilgili çalışmaları yapacaktır. Ayrıntısıyla affın şunları, bunları kapsaması gibi bir şey doğru olmaz. Esas olan herkesin aftan adil şekilde yararlanmasıdır.

EĞİTİME İDEOLOJİK DEĞİL BİLİMSEL YAKLAŞILMALI

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in çıkışıyla eğitim tartışması yaşanıyor. Kız okullarının açılması gerektiğini söyledi. Karma eğitim dayatmasından söz etti. Size göre karma eğitim olmalı mı?

Bu tür konulara yaklaşırken ideolojik bakış açılarıyla değil bilimsel yaklaşılması gerekir. Dünyada eğitime yönelik yaklaşımlar gelişmiş ülkelerde ortadadır. Bunlardan yararlanarak halkın memnun olacağı bir durum ortaya çıkarılabilir. Karma eğitim mümkün olabileceği gibi bazı aileler çocuklarının ayrı eğitimini istiyorsa buna da saygı duymak demokratik bir haktır. Bunun için MEB Bakan’ı Tekin’in açıklamalarını olumlu bulduğumu ifade etmek isterim.

LÜTFÜ SAVAŞ: KENDİ MENFAATLERİ UĞRUNA ÜLKEMİZİN GELECEĞİNE KAST EDENLERE HİÇBİR ZAMAN MÜSAADE ETMEYECEĞİZ

 

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, 15 Temmuz Milli Birlik ve Demokrasi Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

Ülkenin bekası, huzuru ve güvenliği için demokrasinin önemini vurgulayan Başkan Savaş mesajında şöyle dedi;

“Bayrağına ve ülkesine bağlı Türk Milletimiz 15 Temmuz tarihinde birlik ve bütünlüğümüze karşı yapılan hain saldırıya karşı tek yürek olarak mücadele etmiştir. Tarihimizin her noktasında omuz omuza veren ve dayanışma ruhu ile hareket eden Türk halkı, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne inanmıştır.

Vatanına ve milletine her zaman sıkı sıkıya bağlı olan halkımız, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını kendine rehber edinmiş ve üzerine düşen görevi yerine getirmiştir.

 

Ülkemizin geleceği ve aydınlık yarınlara kavuşmasını engelleyecek tüm girişimlere karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Kendi menfaatleri uğruna ülkemizin geleceğine kast edenlere asla müsaade etmeyeceğiz.

 

Bu duygu ve düşünceler ile Anadolu’yu yurt edinme dönemlerinden itibaren, milli mücadelede ve Hatay’ın kurtuluşunda can veren şehitlerimiz başta olmak üzere 15 Temmuz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor gazilerimize şükranlarımı sunuyorum”

 

Hain darbe girişiminin püskürtülmesinin 7. yılında açıklamalarda bulunan AK Parti Hatay İl Başkanı Mehmet ÖNTÜRK, “Milletimiz, 15 Temmuz 2016’da Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine karşı destansı bir mücadeleyle tarih yazdı” ifadelerini kullandı.

Başkan ÖNTÜRK: “Devlet ve millet olarak yılmadan, yıkılmadan omuz omuza ortaya koyduğumuz şanlı direnişle darbecilere geçit vermedik, kutlu bir zafere eriştik. O gece derin bir basiret ve büyük bir kahramanlıkla vatanına, bayrağına, bağımsızlığına ve iradesine sahip çıkan milletimiz bugün aynı ferasetle yaşadığımız asrın felaketini de atlatacak. Şehrimizi terk etmeden, şehrimize sahip çıkacak el birliği ile yaralarımızı saracağız. Milletimizin feraseti ile şehrimiz adeta küllerinden yeniden doğarak çok daha büyük atılımlarla yeni çehresine kavuşacak. ” Diye konuştu.

AK Parti Hatay İl Başkanı Mehmet ÖNTÜRK: “O gece erkeği, kadını, genci ve yaşlısıyla 251 şehidimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.  Mücadele sırasında gazilikle şereflenen kardeşlerimize de en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Ülkemize ve milletimize yapılan ihaneti asla unutmadık, unutmayacağız.”diyerek sözlerini sonlandırdı.

CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, son torba yasa ile gelen 7542 sayılı Yerleşme ve Yapılaşmaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararnamesini düzenleyen 25. Madde ile ilgili yazılı bir basın açıklamasında bulundu.

//ANKARA

 

NERMİN YILDIRIM KARA: BU DÜZENLEME YOK HÜKMÜNDEDİR, ÖLÜ DOĞMUŞTUR

 

  1. madde ile deprem bölgesindeki orman vasıflı alanlar ile zeytinlik alanların geçici ya da kalıcı şekilde imara açılacağını dile getiren Yıldırım Kara, “Bizim için öncelikli olan depremzede vatandaşlarımızın bir an önce kalıcı konutlara sahip olmasıdır.Ancak planlamalar yapılırken şeffaf olunmalı ve titizlikle davranılmalıdır. Yurttaşlar bu konuda bilgilendirilmemiş; çevre ve jeoloji mühendislerinden ve meslek odalarından görüş alınmamıştır. Ormanlık ve zeytinlik alanların imara açılması bölge için yeni felaketlerin sebebi olacaktır. Bu düzenleme hem anayasaya hem de ülkemizin bağlı bulunduğu uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Kendisinden önce yapılmış kanun hükümlerine ters düşmektedir. Bizce, bu düzenleme, kanunen uygulanamaz. Açıkçası yok hükmündedir ve ölü doğmuştur.” dedi.

 

BU DÜZENLEME NORMLAR HİYERARŞİSİNE AYKIRIDIR

 

Hukuk ilkelerinin sürekli olarak görmezden gelindiğinivurgulayan Yıldırım Kara, “Ülkemiz uzun süredir kararnameler ile yönetiliyor. İktidar bu zihniyetini deprem bölgesinde de sergilemeye ve hâkim kılmaya çalışıyor. Masa başında verilen kararlar ile bölgedeki mağduriyet daha da artırılıyor. Altını ısrarla çizmek istiyoruz ki yapılan düzenleme hukuka aykırıdır. Anayasa ve kanunlarla korunan ormanlık ve zeytinliklere müdahalede bulunma hakkınız yoktur. Normlar hiyerarşisini ihlal ediyorsunuz.” dedi.

 

Acele kamulaştırma kararlarıyla zeytinlikleri elinden alınan yurttaşların tek geçim kaynaklarını da kaybettiğini ifade eden Hatay milletvekili, “Hatay’daki yurttaşlar bir sabah muhtarlara gelen tebligat veya telefonlarına gelen mesajlar ile uyandı. Dikmece’de, Güldere’de, Karaali’de, Aşkarbeyli’de, Cebike’de ve Pirinçlik’te yurttaşların fikirleri alınmadan bu kamulaştırma kararlarına imza atıldı. İktidarın gözünde kentler, yaşam alanları olarak değil; alınıp satılabilen emtialar olarak gözükmektedir. Deprem bölgesi de aynı anlayış uğruna kurban edilmek isteniyor.” dedi.

ÖNTEDBİRLİLİK İLKESİ TEKRAR İHLAL EDİLMİŞTİR

 

Deprem öncesi öntedbirlilik ilkesinin uygulanmadığına dikkat çeken Yıldırım Kara sözlerini şöyle sürdürdü: “Depremlerdeki yıkımın şiddetini ve afetin boyutunu artıran, öntedbirlilik ilkesinin ihlal edilmesiydi. Yanlış kentleşme politikaları, ranta dayalı imar ve yapılaşma faaliyetleri, sonuçların daha da ağırlaşmasına neden olmuştur. Bugün yine ders alınmadığını görmekteyiz. Her ne kadar isminde ‘iklim’ bulunan bir bakanlığa sahip olsak da iklim kriziyle karşı karşıya olduğumuz unutulmaktadır. Yalnızca deprem değil, iklim krizine bağlı afetlere de duyarlı kentler inşa etmek zorundayız. İktidar ise yapılaşmaya açmaya çalıştığı ormanlar ve kamulaştırdığı tarım arazileriyle, iklim krizine karşı mücadele etmeyeceğini göstermektedir. Hem deprem sonrası deprem bölgelerinde hem de son zamanlarda yaşadığımız sel ve heyelan felaketlerini unutmamalıyız. Buradaki ormanlar yerleşime açıldığında daha büyük afetlerle yüzleşmek zorunda kalacağız.”

 

DEVLETİN ORMANLARI KORUMA VE GELİŞTİRME SORUMLULUĞU VARDIR

 

Anayasanın 169. Maddesinin devlete ormanların korunması ve geliştirilmesi yönünde sorumluluk yüklediğini hatırlatan Yıldırım Kara, “169. Maddeye göre ormanların mülkiyeti devrolunamaz ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Burada öngörülen bütün zararlar ışığında kamu yararından söz etmek mümkün gözükmemektedir. İktidara mensup milletvekilleri, orman vasıflı arazilerin ağaç sayısının azlığını örnek göstermektedir. Onların gözünde buralar orman değil, taşlık ve kayalıklardır. Her ne kadar onlar açısından bu bölgeler verimsiz olarak görülse de burası birçok endemik tür ve canlının ekosistemidir. Bölgedeki ekosistem çeşitliliğine zarar verilmek isteniyor.” dedi.

 

Yapılmak istenen düzenlemenin aynı zamanda 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 20. Maddesinin hükümlerinin uygulanmayacağına hükmedildiğini işaret eden Hatay milletvekili, “Söz konusu kanundaki 20. Maddenin ilk defa hedef alınmadığını biliyoruz. İktidar; bu ve buna benzeyen teklifleri meclise defalarca getirdi çünkü bu maddeye göre zeytinlik sahalarına üçkilometre mesafede sadece zeytinyağı fabrikaları bulunabileceğini; bunun dışında kimyevi atık bırakılamayacağını, toz-duman çıkaran tesislerin zeytinliklerin yakınına yapılamayacağını hükme bağlamıştır. Her defasında kamuoyu baskısına maruz kalınıp teklifi geri çektikleri için depremi ve bu torba yasayı fırsat olarak görüyorlar.” dedi.

ZEYTİNLİKLER TABİATIN BİR MİRASIDIR

 

Zeytinliklerin uzun yılların ürünü ve birçok yurttaşın da geçim kaynağı olduğunu ifade eden Nermin Yıldırım Kara, “Türkiye zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünyanın önde gelen ülkeleri arasındadır. Sofralık zeytinde dünyada ilk sırada bulunan ülkemiz, zeytinyağında ise İspanya’dan sonra ikinci sıraya yükselmiştir. Hal böyle iken bu durumdan memnun olunması ve buradaki ekonomik katkıdan istifade edilmesi gerekmektedir.Ancak iktidar bu kanun teklifini getirerek Derekuyu ve Altınözü zeytinine darbe vurmaktadır.” dedi.

 

Birçok kanun ve maddenin ihlal edildiğini vurgulamanın mümkün olduğunu dile getiren milletvekili, “En önemlisi anayasanın 56. Maddesinde yer alan ‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir’ ifadesinin depremzedeler için de geçerli olduğu unutulmamalıdır. Seçim bölgem Hatay’da, Dörtyol-Erzin önemli narenciye bahçeleri, Altınözü-Arsuz-Derekuyu zeytin, Kurtbağı kayısı, Akçay portakal ve nadide tarım ürünleri, İskenderun körfezi ise dünyanın en iyi Jumbo karideslerinin mecrasıdır. Ancak yanlış politik tercihler ve öncelikler bu değerlerimizi kaybetmemize neden olmaktadır. Bu düzenleme ile durum çok daha kötüleşecektir.” dedi.

Şubat Depremi sonrası İskenderun kıyı şeridinde oluşan çökmeler neticesinde oluşan Deniz suyu taşkınlarını önlemek ve şehrin muhtelif alanlarının deniz suyu ile buluşmasını engellemek adına Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı sahilde tahkimat çalışmalarına bugün start verdi.
Söz konusu çalışma ile ilgili müjdeyi ise Depremin ilk gününden buyana özverili bir şekilde çalışmalara katılan ve kentte oluşan sorunların çözülmesi için çaba harcayan AK Parti Hatay Milletvekili Abdulkadir Özel verdi.
Özel kendi sosyal medya sayfasından yaptığı paylaşımda:
“Depremde İskenderun sahili boyunca yaşanan çöküntü sebebiyle meydana gelen su taşkınlarını durdurmak için deniz tahkimatı çalışmalarına başladık. Yapılan projelerin tamamlanmasıyla Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız, Altyapı Genel Müdürlüğümüzce iş makinalarımız sahaya indirildi ve bugün itibariyle inşaata start verildi.
Sayın Bakanımıza, Değerli Genel Müdürümüze ve özverili çalışma arkadaşlarına çok teşekkür ediyoruz.
Balıkçı barınağı, sahil güvenlik hattı ve anıt alanı arkası başta olmak üzere sahil boyunca kıyıdan şehrin iç kısımlarına kadar gelen su baskınlarını böylece önlemiş olacağız.
Depremden ötürü içme suyu, altyapı ve diğer tesislerde yaşanan sorunların tamamı çözülene kadar, son vatandaşımız evine yerleşene, son esnafımız işyerine kavuşana kadar sabır ve azimle durmak yok yola devam…
Hangi kurumun sorumluluğunda olduğuna bakmadan, sorunlar üzerinden topu birbirine atmadan, hemşerilerimizin her talebini talimat, her sorununun çözümünü ödev bilip çalışacağız. Sabırla ve zamanla şehrimizi yeniden ihya edip, birbirimize kenetlenip, yarınlarımızı el birliğiyle inşa edeceğiz inşaallah.” ifadelerine yer verdi ve çalışmalarla ilgili bir kısa video paylaşımı yaptı.

CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, 6 Şubat 2023 tarihli deprem felaketi sonrası Hatay bölgesindeki işverenlerin, esnafların ve mali müşavirlerin yaşadığı ortak sorunlara dair yazılı bir basın açıklaması yaptı.

//ANKARA

 

 

HATAY MİLLETVEKİLİ NERMİN YILDIRIM KARA: DEPREM BÖLGESİ İÇİN MÜCBİR SEBEP HALİNİN BİTİŞ TARİHİ YENİDEN BELİRLENMELİDİR

 

6 Şubat depremlerinin toplamda 11 ilde en az 14,5 milyon yurttaşı doğrudan etkilediğini dile getiren Yıldırım Kara “Deprem bölgesindeki işverenlerin, esnafların ve mali müşavirlerin yaşadığı mağduriyetler her gün katlanarak artmaktadır. Binlerce kişinin iş yeri ve evleri yıkılmış, hâlâ yurttaşların ikamet sorunu devam etmektedir. Hal böyle iken maalesef ticari ve ekonomik hayatın ise kısa sürede canlanmasımümkün değildir.” dedi.

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre deprem bölgesinde yaklaşık 817 bin faal mükellef bulunduğunu ifade eden Hatay milletvekili sözlerini şöyle sürdürdü: “Deprem bölgesinde bilindiği üzere 31 Temmuz 2023 tarihine kadar mücbir sebep ilan edilmiş ve bölgedeki mükelleflerin vergi yükümlülükleri ertelenmişti. Bu dönemde verilmesi gereken beyan ve bildirimler 15.08.2023Salı gününe kadar verilebilecek, tahakkuk eden vergiler, ceza ve gecikme faizleri ise 31.08.2023 Perşembe günü sonuna kadar ödenebilecektir. Lakin bölgede hem işveren ve esnaflar hem de mali müşavirler için hatırı sayılır bir gelişme yaşanmamışken bu tarihler makul gözükmemektedir. Hala enkaz kaldırma çalışmaları bölgelerde devam etmekte ve muhasebe bürolarının da düzgün ve sağlıklı çalışma koşulları bulunmamaktadır. Bu sebeple mücbir sebep halinin makul olacak şekilde yeniden belirlenmesi, beyan ve bildirimlerin de mücbir sebep halinin sonlanmasına müteakip en az 2 aylık süre içerisinde verilmesi gereklidir.”

 

HATAY İÇİN BÖLGESEL MALİ MUAFİYET GEREKLİDİR

 

Depremin en çok etkilediği Hatay’da, yıkımın büyüklüğü düşünüldüğünde uzatmaların da yeterli olamayacağını vurgulayan Yıldırım Kara, “Hatay şehrimizde yıkılmış ve ağır hasarlı toplamda 231.377 konut ve köy evi bulunurken toplam yıkım içindeki payı %38,56’dır. Bu rakamlar depremin şehrimiz için ne kadar yıkıcı olduğunu gözler önüne sermektedir. Mali müşavirler de diğer yurttaşlarımız gibi bu felaketten oldukça etkilenmiştir. Hatay ayrıca depremden en çok etkilenen 4 il (Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve Adıyaman) arasında serbest mali müşavir başına ortalama en çok mükellef düşen şehirdir. 2022 yılının verilerine göre, Hatay’da kurumlar vergisi ve gelir vergisi mükellefi 45.981 olmakla beraber serbest mali müşavir sayısı 563’tür. Yani mali müşavir başına ortalama 81,67 mükellef düşmektedir. Bu kadar zor şartlar altında mücbir sebebin bitiş tarihi yeni mağduriyetler doğuracaktır ve ister istemez aksamalara sebep olacaktır. En azından Hatay için bölgesel muafiyet düşünülmelidir.” dedi.

 

HEM İŞVEREN VE ESNAF HEM DE MALİ MÜŞAVİRLER İÇİN ÇÖZÜM ODAKLI DAVRANILMALI

 

Mücbir sebep tarihinin dolmasının yanı sıra başka birçok önemli düzenleme gerektiğini belirten Nermin Yıldırım Kara, “Burada hükümete düşen deprem bölgesinin toparlanabilmesi için çözüm odaklı olmak ve bazı istisnalar sağlamaktır. Öncelikle Vergi Usul Kanunu’nun “Verginin Terkini” başlıklı 115. Maddesinin tatbiki ivedi şekilde gereklidir. Zarar derecesi oldukça büyüktür ve tahkikatlar bir an önce yapılmalıdır. 7440 sayılı kanun gereğince zayi belgesi verilmesi hususunda il ve ilçe idare kurullarına yetkiler verilmiştir. Maalesef sahada bu konuda deneyim eksikliği olduğu için aksaklıklar yaşanmaktadır. Bundan dolayı Gelir İdaresi Başkanlığınca ve ilgili kurumlarca belirlenecek bir zayi belgesi formatı şarttır. Bu belirlenen format İçişleri Bakanlığı yoluyla ilgili mülki idareler gönderilmelidir. Ayrıca 7440 sayılı kanuna ilişkin başvuru ve ödeme süreleri yine deprem bölgesi için uzatılmalıdır. E- Fatura ve e-defter sistemlerine geçiş için uygulanan zorunluluk da en az bir dönem ertelenmelidir. İade ve mahsup işlemleri de tamamen durma noktasına gelmiştir, vergi daireleri olabildiğince ivedi şekilde faaliyete başlamalıdır.” dedi.

 

Deprem bölgesinin özel bir statüde görülmesi gerektiğini ve bölgedeki mali müşavirlerin haklı talepleri olduğunu tekrar vurgulayan Hatay milletvekili, “Depremin yıkıcı etkisi mali müşavirler üzerinde toplumsal, ekonomik ve mesleki baskılar yaratmıştır. Bundan dolayı kasıt olmaksızın hatalı işlemler de meydana gelmektedir ve bu oldukça doğaldır. Bunu bir örnekle açmamız mümkündür. 6 Şubat 2023 tarihinden sonra mükellefiyet tesis eden bir mükellef için mücbir sebep kapsamında düşünerek, bir mali müşavir arkadaşımız beyan ve bildirimleri süresinde teslim etmemiştir. Bir kasıt olmadığı açıktır ve bu gibi hatalar yetkililerce tekrar değerlendirilmelidir. Depremde vefat eden gerçek kişi varisleri adına yeni açılan mükellefiyetlerde geçmişe yönelik beyan ve bildirimler nedeniyle cezalı duruma düşme söz konusudur. Burada bir suç ve kusur bulunmamaktadır ve ortaya çıkan mağduriyet giderilmelidir. Muhtasar ve Prim Hizmet beyannamelerinin bir ayağı mücbir sebep kapsamında diğer ayağı ise kapsam dışı bırakılmıştır. Şubelerin SGK açısından kapsam dışı bırakılması gibi durumlar yine birçok mükellef için karışıklığa sebep olmuştur. Bundan dolayı cezalı duruma düşen yine birçok mükellef mevcuttur. Beyanname ve bildirge yönünden GİB ve SGK’ın ortak bir düzenleme yapması zorunluluktur. Maalesef depremle birlikte bu illerimizde bulunan Mali Müşavir ofislerinin yaklaşık %95’i de yıkılmış durumdadır. Ofisler içerisindeki bilgi sistemleri ve belgeler zayi olmuştur. Bundan dolayı SGK açısından mücbir sebep tarihi değiştirilmeli ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenen mücbir sebep tarihi ile eşgüdümlü olmalıdır.” dedi.

CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur TBMM’de yaptığı konuşmada Hatay’ı ayağa kaldırmak için Hatay ticaretini ayağa kaldırmanın şart olduğunu söyledi.

Hatay’da işletmelerin, esnafın, muhasebecilerin, mükelleflerin, çalışanların perişan halde olduğunu belirten Güzelmansur “Sıradan değil, olağanüstü tedbirler istiyoruz; normal zaman teşvikleri değil, süper teşvikler istiyoruz; afet bölgesi değil, özel afet bölgesi ilan edilmek istiyoruz” dedi.

Hatay’da hayatın da, ticaretin de durduğunu belirten Güzelmansur durumu şu sözlerle özetledi: “Hatay’da faaliyet gösteren 2 bin küçük işletme var, ama bunların yüzde 85’i yıkıldı. Deprem öncesinde, kayıtlı yaklaşık 50 bin esnafımız vardı, bunlardan şehir merkezinde olanlar büyük yıkıma uğradı; esnafımız darmadağın oldu. Mavi ve beyaz yakalı çalışanlarımız, özellikle çocukları olanlar şehrimizi terk ettiler. Hatay’ın ihracatı depremle ciddi kayba uğradı, ihracatımız neredeyse yarı yarıya azaldı. Türkiye ihracatında her zaman ilk 10’da yer alan Hatay ne yazık ki 14’üncü ile geriledi.”

HATAY 6. TEŞVİK BÖLGESİNE ALINMALI

Hatay’ın daha fazla vakit kaybetmeden 6. teşvik bölgesine alınması gerektiğini vurgulayan Güzelmansur şunları söyledi: “Depremin üzerinden 156 koca gün geçti, hiçbir şey yapmadınız, bari Hatay’ı 6’ncı teşvik bölgesine alınız; beş yıldır bunu söyleye söyleye dilimde tüy bitti. Hatay’ın yeri 4’üncü teşvik bölgesi değil dedim, dinlemediniz. Hatay’a her zaman üvey evlat muamelesi yaptınız. Gerçek rakamlarla Hatay’ı değerlendirmeyerek 4’üncü teşvik bölgesinde tuttunuz; bari depremden sonra artık bu tutumunuzdan vazgeçin. Hatay’ı bir an önce 6’ncı teşvik bölgesine alın. “

HİBE VERİLMELİ, FİNANSMANA ERİŞİM KOLAYLAŞTIRILMALI, 1 YIL SİGORTA PRİMİ ALINMAMALI, ENERJİ DESTEĞİ VERİLMELİ

Hatay’da ekonomik hayatın canlanması için yapılması gerekenleri sıralayan Güzelmansur “Esnafımıza, tüccarımıza, iş insanımıza, üreticimize, çiftçimize hibeler sağlanması lazım, finansmana erişimin kolaylaştırılması lazım, enerji desteği verilmesi lazım.İnsanların iş yerleri yıkıldı, esnaf işini yeniden toparlamak için kredi kullanıyor; siz, hibe vereceğinize kullanacağı krediden KKDF, vergi alıyorsunuz. Böyle merhametsizlik olur mu? Depremzedenin kullandığı kredinin KKDF’den, stopajdan muaf olması gerekmiyor mu?AKP milletvekillerine sesleniyorum: Hatay’ı 21 yıldır ötekileştirdiniz, kaderine terk ettiniz, bari şimdi, pozitif ayrımcılık yapın. İşletmeler maaş ödeyemiyor, siz ise sigorta priminin peşindesiniz. Hatay’dan bir yıl sigorta primi almazsanız, ülke batar mı?” dedi.

BEYANNAME SÜRESİ 1 YIL UZATILMALI

Mücbir sebep ilanıyla Temmuz sonuna kadar uzatılan vergisel yükümlülüklerin Ağustos’ta da yerin getirilmesinin mümkün olmadığını belirten Güzelmansur 1 yıllık süre uzatımı isteyerek şunları söyledi: “Hatay’da mükellef de depremzede, muhasebeci de depremzede… Durum içler acısı, siz beyanname derdine düşüyorsunuz. Şu anda Antakya’da 280 muhasebecinin iş yeri hâlâ yok. Bu insanlara bir prefabrik iş yeri bile sağlayamadınız, ama bu insanlardan ağustosta beyanname vermesini bekliyorsunuz. Hatay’da mali müşavirlerin yaşam alanı yok, çalışma alanı yok, interneti yok, ağustosa ertelenmiş beyannameleri nasıl yetiştirsin? Bir yıl beyanname almazsanız ne olur?”

HATAY SADECE EK MTV’DEN DEĞİL TÜM MTV’DEN MUAF OLMALIAracı ve konutu hasar görmüş depremzedenin sadece ek MTV’den muaf tutulmasının yetersiz olduğunu belirten Güzelmansur “Bu teklifle ek MTV getiriliyor. Hatay bu ek MTV’den muaf oldu. Ancak iş yeri yıkılmış, evine ekmek götüremeyen insanlardan asıl MTV’yi almaya devam ediyorsunuz. İnsafınız da mı kalmadı? Hatay’da MTV’nin hiç alınmaması lazım” dedi.

HATAY’DAN 1 YIL HİÇBİR VERGİ ALINMAMALI

Depremle taş üstünde taş kalmayan Hatay’dan diğer illerle aynı şekilde vergi alınmasının vicdansızlık olduğunu belirten Güzelmansur şöyle konuştu: “Ankara’daki, İstanbul’daki, Kocaeli’deki bir firmadan ne vergi alıyorsanız yıkık, harabe Hatay’dan aynı vergiyi alıyorsunuz, bu mu vicdanınız? Böyle vicdansızlık olur mu? Hatay’ın tüm vergilerden bir yıl süreli muaf tutulması lazım. Tüm bu saydığım düzenlemeleri, gelin bu kanun teklifine bugün ekleyelim. İktidar Hatay’a sahip çıkmadı ama bari yüce Meclis, ortak akıl sahip çıksın.”