Yazılar

Hatay İl Sağlık Müdürü Sayın Dr. MustafaHAMBOLAT,sağlık tesisi ve sağlık hizmetlerini ziyaretlerine hız kesmeden devam ediyor.

Suriye İdlip harekat bölgesine sağlık hizmetleri desteği  amacıyla Cilvegözü sınır kapısında konuşlanmış bulunan Acil UMKE ilk yardım müdahale çadırı ve tam donanımlı olarak hazırda bekletilen acil ambulansları ve bölgede görev yapan sağlık personellerini ziyaret eden Sayın İl Sağlık Müdürü, sınırda zaman kavramı gözetmeksizin 7/24 esasına göre görev yürüten sağlık personellerine psikolojik moral, motivasyon veren ve sıhhiteçhizat eksikliklerini tespit eden HAMBOLAT;’’Türkiye Cumhuriyetinin büyük bir devlet olmasının unsurlarından birisi de sınır ötesi operasyonlarda askeri personellerimiz ve savaş mağduru insanlara her türlü yardımı karşılıksız sunmasıdır. Bizler de sağlık personellerimiz ve ekibimizle devletimizin büyüklüğüne gölge düşürmeyecek şekilde canla başla görevimizi ifa etmeye çalışıyoruz. Sınırın bu noktasında görev yapmak gerçekten büyük bir sabır ve özveri istemektedir. Bu tür görevler koordinasyon dikkat ve hız isteyen görevler olup en küçük bir hatayı bile affetmemektedir. Sınırın bu noktasında canla, başla görev yürüten, hepsi birbirinden kıymetli ve özel olan tüm sağlık personellerimize hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Ayrıca harekat bölgesinde ve sınırın bu noktasında görevli olan tüm askeri personellerimize güç, kuvvet ve muvaffakiyetler diliyorum.’’ dedi.

Daha sonra Sayın İl Sağlık Müdürü Dr. Mustafa HAMBOLAT;kendisine ziyaretinde eşlik eden Reyhanlı İlçe Sağlık Müdürü Dr. Hakan YAVUZ ile birlikte Oğulpınar sınır karakoluna geçti. Aktif görev yürüten ve  hazır halde bulunan bir adet Acil UMKE ambulans çadırı ve bir adet Acil ambulans ekibini de ziyaret ederek, istişarelerde bulundu.

 

CHP Hatay milletvekili İsmet Tokdemir, “Pamuk üreticisi bu yıl da mağdur. Hasadını yapıyor ancak kazancı borçlarını karşılamıyor” dedi.

Türkiye’nin en verimli topraklarından Amik Ovamızda Ziraat Odası, Çukobirlik ve Sulama Kooperatifi başkanları, STK temsilcileri ve pamuk üreticisi çiftçilerimizle birlikte seslerini duyurmak adına pamuk tarlasında bir araya geldik.

 

– Elektrik, mazot, gübre ve ilaçlama gibi kalemlerdeki yüksek girdi maliyetleri çiftçilerimizi çıkmaza sokuyor. Bitirilmeyen barajdan su alamayan çiftçilerimiz derin kuyulardan elektrik gücüyle yüksek maliyetlerle sulama yapmak zorunda kalıyor.

 

– 3 yıldır 80 kuruş olan destekleme fiyatı ve yüzde 4’lük kesinti ivedilikle düzeltilip en az 1 buçuk lira olmalıdır.

 

– 2 yıl üst üste pamuk eken üreticiye 3.yıl destekleme verilmiyor ve üst sınır olarak 500 kilonun üstüne de verilmiyor. Bu yüzden geçen yıl ülkemizde 580 bin hektar olan pamuk alanı bu yıl 380 bin hektara geriledi.

 

– Pamuktaki yanlış ithalat rejimi çiftçilerimizi bu üründen uzaklaştırıyor. İthal ettiğimiz 1 milyon ton pamuğun 158 bin tonunu pamuk ülkesi olmayan Yunanistan’dan ithal ettik.

 

– Yerli ve milli olmak üreten çiftçilerimizi desteklemekle olur. Beyaz altınımız, stratejik ürünümüz pamuk ne yazık ki hak ettiği değeri bulamıyor.

 

– Acilen çiftçilerimizin üretim şartları, girdi maliyetleri, banka ve Kooperatif borçları ve ithalat rejimi üreticinin lehine olacak şekilde revize edilmelidir.

 

Pamuğun önemini “doğarken pamuklu beze sarılıp, öldüğümüzde de pamuklu kefene sarıldığımızı” hatırlatarak vurgulamak isterim.