*Türkiye’de kesin seçim sonuçları halen belli olmasa da Hatay’da yüzde yüz açılan sandık sonuçları neticesinde Milletvekili dağılımı belli oldu. Çıkan sonuçlar neticesinde Hatay’ın 11 Milletvekili dağılımı; 4 AK Parti, 3 CHP,1 MHP,1 SP, 1 TİP olarak gerçekleşti.
*Cumhurbaşkanlığı seçiminde Hatay’da 870.802 geçerli oyun 418 bin 596’sını Kemal Kılıçdaroğlu alırken, Recep Tayyip Erdoğan ise 418 bin 228’ini, Sinan Oğan 31 bin 118’ini, adaylıktan çekilen Muharrem İnce’ye ise sadıklardan 2 bin 860 oy çıktı.
*Hatay’da Muhalefet pozisyonundaki ittifaklardan; Millet İttifakı: 321 bin 278, Emek ve Özgürlük ittifakı:103 bin 398, ATA İttifakı: 11 bin 663 ve son olarak Sosyalist Güç Birliği İttifakı: 4 bin 186 oy olmak üzere sandıklardan toplamda: 440 bin 310 seçmenin oyunu aldı.
*Cumhur ittifakı ise toplam geçerli oyun 427 bin 9 seçmenin oyunu aldı.
*Hatay’da çıkan bu matematiksel sonuçlar gösteriyor ki; Türkiye genelinde %5,22 oy oranı alan Sinan Oğan’ın Hatay’da aldığı 31 bin 118 oyun önemli bir bölümü Millet İttifakına oy vermiş olan seçmenler tarafından verildiği öngörüsü ortaya çıktı.
*Bu öngörünün ortaya çıkaran etken ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun Hatay’da Muhalefet ittifaklarına çıkan toplam oy sayısından 21 bin 714 oy daha az oy alması etken oldu.
*Türkiye Genelinde seçmenin %49,35 almayı başaran Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Hatay’da 418 bin 228 seçmenin oyunu almayı başarmasına rağmen, Cumhur ittifakına oy veren 427 bin 9 seçmenden 8 bin 781’inin oyunu almayı başaramadığı görüldü. Bu oyların bir bölümünün ise Sinan Oğan’a verildiği öngörüsü ortaya çıktı.
*2018 Genel seçimlerinde Hatay’da toplam geçerli oyun % 50.57 ( 470 bin 613 oy) cumhur ittifakı, 5 yıl öncesine göre 43 bin bin 604 oy daha az oy alırken, 354 bin 942 oy alan Millet ittifakı ise 33 bin 664 oy daha az oy aldığı gözlemlendi.
* Son olarak 2023 Genel Seçimlerinde Hatay seçmenin 418 bin 228’inin teveccühüne hâsıl olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve 418 bin 596’sını alan Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2019 Hatay Yerel seçimlerinde CHP’nin HBB Adayı Lütfü Savaş’ın aldığı oy sayısı olan 490 bin 269 oy sayısını geçemediği gözlemlendi.
Not: söz konusu bu çalışma 15.05.2023 günü saat: 007.00 itibari ile kesin olmayan oy sonuçlarına göre yapılmıştır.

Türkiye’de bilmem ama Hatay’da Millet İttifakı ve ittifakın büyük ortağı CHP S.O.S. veriyor demedi demeyin.

Neden bunu söylüyorum;

Çünkü CHP Hatay’da dağınık,

Çünkü CHP adayları sahada yalnızları oynuyor,

Çünkü CHP Teşkilatları ile adaylar arasında önemli derecede mesafe kopuk!

Erzin, Dörtyol, Payas ve Arsuz ilçelerinin temsiliyetinin unutulmuşluğunu saymıyorum bile!

Sanki Genel Merkez siyasetine teslim olmuş gibi bir görüntü var kısacası Hatay CHP’de.

Oysa tam aksine Cumhur ittifakı ve ittifakın büyük ortağı AK Parti 20 yılın getirdiği deneyim ile sahaya inmiş,  ilçelerde Seçim Koordine Merkezlerini (SKM) deneyimli siyasetçilere teslim etmiş, programlarını aksamadan devam ettiriyor.

Öyle CHP’de olduğu gibi adaylar kendi başına program yapmıyor, SKM’lerin yönlendirmesiyle sahada faaliyetlerini yürütüyor.

Küskünleri, kenarda köşede unutulmuşları, partide geçmiş dönemlerde Yöneticilik yapmış ilçe başkanlarını, AK Parti rozeti ile belediye başkanlığı yapmış partilileri, adayların yanına dağıtarak, programlara katılımları sağlarken, seçmene birlik, beraberlik mesajları vermeye çalışıyor ve bunda da görünen o ki başarılı olunuyor.

Yani AK Parti’de oturan yok, en azından bizlere ve seçmene yansıyan görüntü o!

İleriki günlerde ne olur bilmem. Ancak CHP Hatay’daki gidişat böyle devam ederse 14 Mayıs Gecesi Millet ittifakı adına Hatay tahminleri ters tepebilir.

Benden söylemesi…

Kahramanmaraş afetinin büyük hasarlara ve can kayıplarına yol açtığı bölgede zorunlu deprem sigortası (DASK) oranı oldukça düşük.
Özellikle Hatay’da yüzde 39.
Mevcut yasal düzenlemelere göre DASK yoksa yıkılan evinin yerine hak sahibi olamıyorsunuz..
(7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun)
2017 yılında bazı depremler sayılarak hak sahibi olabilmek için DASK zorunluluğunun aranmayacağı belirtilmişti ve DASK olmasa da evi yıkılana hak sahipliği hakkı tanınmıştı..
Depremin üzerinden 40 günden fazla zaman geçmiş olmasına rağmen bu konuda düzenleme söz konusu değil ve üstelik herhangi bir açıklama da yapılmış değil..
İskenderun’un yeni yerleşim planları gibi bu da muamma..
Memleket mi sahipsiz yoksa biz mi başka yerde yaşıyoruz anlamak zor.
Depremi yaşayan çevre illerde toplumun her konuda aydınlatıldığını ve süreçlerin çok daha hızlı yürütüldüğünü, kamu kurum ve kuruluşlarının bilgilendirme mesajları paylaştığını görüyoruz.
Görüyoruz ki
Hatay’ın başı kel ve Kimsesiz..
İSKENDERUN’UN YENİ YERLEŞİM PLANLARI NEDİR?
İskenderun’un yeni yerleşim planları nedir?
İl Merkezi Antakya ile ilgili bilgilendirme yapılırken, İskenderun ile ilgili bilgilendirme neden yapılmıyor?
İskenderun Kamuoyunun bu konudaki merakı ne zaman giderilecek?
İskenderun halkı yeni yerleşim planlarını merak ediyor çünkü..
Yetkililere duyurulur…

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Lütfü Savaş’ın TV 5’de katıldığı bir programda kendisine sorulan bir soru üzerine verdiği cevap anlaşılan AK Parti’yi Hatay’da temsil görevini yürüten Milletvekillerini ve il Başkanı Âdem Yeşildal’a oldukça rahatsız etmiş.

Rahatsızlık o kadar yüksek bir potansiyele erişmiş ki;  AK Parti’nin bölgedeki en çalışkan milletvekili olan Sayın Hüseyin Yayman’ın TBMM de basın açıklaması yapmasına ve bu konuda düşüncelerini ifade etmesine kadar götürmüş.

Oysa HBB Başkanı Sayın Lütfü Savaş TV 5 televizyonunda katıldığı o programda yer alan gazetecilerin birinin sorduğu; “AK Partiden size teklif geliyor mu?” sorusuna gayet masumane bir cevapla; “Evet zaman zaman teklifler geliyor. Hatta bu tekliflerin biri en son 40 gün önce C.Başkanına yakın bir isim tarafından gerçekleşti” demiş, aynı Savaş aynı programda, iktidar partisi ile neden yolları ayırdığı sorulduğunda ise; ”İnandığım değerlerin zarar gördüğü bir yerde duramam” açıklamasında bulunmuştu.

Aslında Sayın Lütfü Savaş o programda kendisine sorulan sorulara verdiği samimi cevapta aslında; ” Her ne kadar teklif geliyorsa da, inandığım değerlerin zarar gördüğü bir ortamda bulunamam, yani tekrardan bir araya gelemem”  mesajını vermişti de anlayana aşk olsun!

“Savaş, yalan söylüyor, dezenformasyon yapıyor, algı operasyonu oluşturuyor” diyorlar ya, aslında bunu yapanlar AK Parti’nin Hatay’daki erimesinin önüne geçemeyenler olarak kendileri olduklarını da bal gibi biliyorlar!

2018 Genel Seçimlerinde Hatay’da 475 bin oy alan Cumhur ittifakının, 2019 yerel seçimlerinde 380 binlere düşüşünün hesabını Genel Merkez’e veremeyenler, bugün aynı Genel Merkezlerine sormaları gerek olan; “Yahu 8 yıl önce Partimizden ayrılmış bu adama neden hala teklif götürüyorsunuz ve bunu yaparken de neden bizlere haber vermiyorsunuz? Bizden memnun değil misiniz?” sorusunu korkup soramayanlar kalkmışlar, “Savaş Yalan ve dezenformasyon” yapıyor diyerek algı operasyonu yapıyorlar.

Bu millet bunu yer mi?

Hatay halkı buna inanır mı?

İnanmaz elbette…

Niye mi?

Çünkü Hatay tarihinde Millet İttifakı desteğiyle gelmiş geçmiş en yüksek oyu almış(490 bin) CHP’li Sayın Savaş’ın Hatay halkı tarafından nasıl kucaklandığını bilmeyen yoktur da ondan.

Yani bir yanda Hatay halkının büyük teveccühü kazanmış Lütfü Savaş, diğer yanda; “Küçük olsun benim olsun” tavrıyla Hatay’da Ak Parti oylarını eritenler.

Sizce kim yalan ve dezenformasyona daha yakın kim doğruları söylüyor?

Cevabınızı duyar gibiyim!

Kalın sağlıcakla.

Eğitim-Bir-Sen Hatay 1.Nolu Şube İskenderun Temsilcisi Hikmet Altunsöz’ün AK Parti’nin İskenderun’da gerçekleşen STK’larla toplantısındaki AK Parti Hatay Milletvekili Abdulkadir Özel nezdinde İktidar’a karşı yaptığı çıkışın yankıları sanırım Ankara’ya kadar uzanacaktır.

Birbirlerine karşı söylenen sözler yenilir yutulur cinsinden değil çünkü.

Basına kapılı gerçekleşen ve yaklaşık 300 kişinin bulunduğu söz konusu toplantıda Altunsöz ve Özel arasında geçen yüksek tonlu diyalog bize gösteriyor ki, 2002 yılından buyana ülkeyi yöneten AK partide çatlamalar giderek geniş yarılmalara dönüşüyor.

19 Kasım 2022 tarihinde yapılacağı açıklanan “Uzman öğretmen ve Baş Öğretmen” sınavını karşı çıkan Eğitim-Bir-Sen sendikasının İskenderun’daki temsilcisi Hikmet Altunsöz’un yüksek sesli bu talebine, “Senin genel başkanın Ali Yalçın’ın bu konuda twitleri var” diye cevap vermesi ile başlayan ve ardından “Liyakat” tartışmasından,  Dönemin MEB Bakan ve heyetinin İskenderun Ziyaretinde yediği 16 Bin TL’lik yemeğin faturasının İskenderun Öğretmen Evi’nin neden ödediğine kadar devam eden ve en son olarak da, Eğitim-Bir-Sen Hatay 1.Nolu Şube İskenderun Temsilcisi Hikmet Altunsöz ve bazı STK’ların imzası ile İSTE’ye rektör yapılması talep edilen ismin FETÖ’ye iltisaklılığından ötürü 1 Yıl cezaevinde yatmasına kadar uzanan diyalogun sonucu Ankara’da nasıl yankı bulacak şimdiden kestirmek zor elbette.

Ancak bu diyalogda ortaya çıkan bir şey var ki; oda Sayın Milletvekili Abdulkadir Özel’in Eğitim-Bir-Sen Hatay 1.Nolu Şube İskenderun  Temsilcisi Hikmet Altunsöz’ün yüzüne neredeyse haykırarak söylediği: “Atamaların büyük çoğunluğu sizin isteğinize göre oldu. Buna rağmen kalkıp bana Liyakat savunması yapıyorsun. İskenderun İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün atanmasını siz istediniz( K.K) ardından 2 ay sonra ‘Yanlış Yaptım’ dediniz” diye konuşması Eğitim-Öğretim gibi kurumlarda “LİYAKAT” sisteminin nasıl ortadan kalktığını bize işaret ediyordu.

İskenderun ve Hatay’da geniş yankı bulan bu yüksek sesli diyalogda benim anlayamadığım tek nokta ise Cihannüma’nın Hatay’da kök verip filizlenmesinde büyük rol üstlenen bu iki ismin bu kadar sert bir tartışma içine girmesiydi.

Neden acaba?

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dün açıkladığı “Sosyal Konut Projesi” göstermiştir ki, bu projenin Öznesinde Millet yoktur.

Çünkü:

2+1 bir dairenin bedeli 608 bin TL. Aylık Taksitleri 2 bin 280 TL.

3+1 Dairenin bedeli 851 bin TL. Aylık taksitleri 3 bin 187 TL Olan ve yüzde 10’u peşin ödenmesi gerekecek olan bir projeye “Sosyal Konut” projesi demek dar gelirli vatandaşlarımızın akıllarıyla dalga geçmek demektir.

Bana göre bu projenin adı “Milleti Borçlandırma” ve “Müteahhitlere de Fon Yaratma Projesi”dir.

Erdoğan ve mevcut hükümet eğer gerçekten dar gelirli vatandaşlarımız için “Sosyal Konut” projesi üretmek istiyorsa, Tıpkı Afrin’de, İdlip’te Suriyeli göçmenler için yaptığı ve Bedelsiz tahsis ettiği “Briket Evler” projesi gibi benzer projeleri hayata geçirmesi gerekir.

Sosyal Devlet Anlayışı da zaten bunu gerektirir.

 

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın beraberinde CHP Hatay Milletvekilleri Suzan Şahin, Mehmet Güzelmansur ve İsmet Tokdemir, CHP İskenderun İlçe Başkan Yardımcısı Reşit Korkmaz ve de CHP Hatay ve İskenderun Belediye Meclis Üyesi Ali Mutlu olmak üzere İskenderun’un 6 Belen’in bir mahallesinde halkla buluşma toplantılarını yerinde görmek, vatandaşların Hatay Büyükşehir Belediye İdaresine bakış açılarını gözlemlemek adına izleme kararı aldım ve izledim.

Sabah 09.00’da başlayan, akşam saat 22.30 civarlarında ziyaretlerin tamamından elde ettiğim izlenim bana Lütfü Savaş başkanlığındaki Hatay Büyükşehir Belediyesinin hizmetlerinin vatandaşlar nezdinde büyük oranda kabul gördüğü ile alakalıydı.

Zaman zaman yaşanan içme suyu sıkıntıların dışında,   ikinci bir şikâyet konusu bazı bölgelerde geçmişten gelen çarpık yapılaşma sebebiyle yaşanan alt yapı (Feyezan kanalına ve Şekere deresine akan kanalizasyon artıkları) sorunu idi.

Başkan Savaş vatandaşın söz konusu şikâyetleri ile alakalı çözüm noktasında kısa zamanda yapılması gerekenlerle alakalı talimatlarını ilgili Daire Başkanlıklarına iletirken,  kısa vadede yapılamayacakları da cesurca vatandaşa sebepleriyle birlikte anlatmayı da ihmal etmemesi yani vatandaşları oyalayıcı, günü kurtarıcı söylevlerden uzak durmasına rağmen karşısındaki kitlelerin anlayışlı tavırları inanın beni çok şaşırtmadı.

Çünkü Başkan Savaş’ın yaklaşık 14 yıldır oturduğu belediye başkanlık koltuğunda sürdürdüğü; milletin her haliyle halleşme politikası İskenderun’da olduğu gibi Hatay’ın tamamına yakın bölümünde halk tarafından benimsenmişti.

Biliyorlardı ki; Savaş yalan söylemez, Biliyorlardı ki; Savaş riyakârlık yapmaz, Biliyorlardı ki; Savaş Halkına ihanet etmez.

Toplantılarda ortaya çıkan bir şey daha vardı ki, oda artık halkın hizmetler noktasında yapılan veya yapılmayanlarla alakalı kıyaslama kültürünün giderek artar bir hale geldiğiydi.

Mesela HBB’nin hizmetlerine karşılık,  Hatay’dan 25 milyar vergi toplayan iktidarın, Hatay’ın tamamına 640 bin TL gibi bir yatırım bütçesi ayırması, vergide 7 olan bir ile hizmet yatırımda 78 sırada bırakması artık kent halkı tarafından kıyaslanabiliyordu.

İlçe belediyesinin ukdesinde olan Çöp ve Angus kokularına bir türlü çare bulunulmaması, şehrin genel manada temizlik sorunun giderilmemesi, hala kaldırımı olmayan cadde ve sokaklardan geçinilmemesi, bazı yaylaların cezalandırılırcasına 100 binlik ve 25 binlik imarlarının HBB tarafından yapılmasına rağmen, 1000 lik imarlarının yapılmaması, Lütfü Savaş’a oy verdiği için arkasının önünün asfalt ve parke taşı ile döşendiği bazı sokakların 500 kısımlarının toprak yol olarak bırakılması, küçük sanayi esnafını rahatlatacak yeni alanların önüne engel konulması,  2. Ligde mücadele edecek bir profesyonel takımı olduğu bilinmesine rağmen tarihi şehir stadyumunun alelacele yıkımın yapılması, belde iken mahalleye dönüşen bölgelerdeki sosyal tesislerin atıl halde kalmasına göz yumulması vb. gibi sorunlar yumağının karşısında HBB’nin iletişimden kaynaklanan eksik hizmetlerinin esamisinin bile okunamayacağını görüyordu vatandaşlar.  Toplantılarda gördüğüm manzara buydu çünkü.

Sonuç olarak;

İşsizlikten dem vuranların, üretim maliyetlerinin artmasından ötürü işyerlerini kapatacak hale gelenlerin, Suriyeli göçmenlere her konuda yaratılan pozitif ayrımcılıkların, temel gıda maddelerindeki fahiş fiyat artışlarının halkı nasılda canından bezdirdiğine şahit olduğum 7 farklı mahallede ki bu toplantılardan benim gördüğüm manzara; Mevcut iktidarın 2023 yılında yapılacak genel seçimlere kadar vatandaşların hayati sorunlarına çözüm getiremediği takdirde işinin oldukça zor olacağıydı.

 

 

260 Üst Kurul delegesinden 257’sinin oy kullandığı Özçelik-İş Sendikasının 15. Genel Kurul sonucunun kazananı adı birçok yolsuzluğa karışan ve hakkında suç duyurusu yapılan mevcut Başkan Yunus Değirmenci lehine sonuçlandı.

Bir dört yıl daha sendikanın başında olacak Yunus değirmenci 45 bin üyesi bulunan sendikanın kaderini belirleyen 257 delegeden sadece 136’nın oyunu alarak makamda oturmayı hak etti.

Koltuğu korumak başarı sayılıyorsa evet Yunus Değirmenci başarılıdır.

Ama sahaya inildiğinde,  yarını bilinmezliklere sürüklenen 45 bin sendika üyesi işçi için sonuç başarı olarak lanse edilmesi tamamen kötü bir algıdan ibarettir.

Çünkü artık bu sendikaya üye 45 bin emekçi artık bu yönetimin işverenle oturulacak toplu sözleşme masalarında hak ettikleri ekonomik ve sosyal hakları gerçek manada alacaklarına dair inançlarını yitirdikleri görülmektedir.

Çünkü artık bu sendika üye olan ancak değişim ve gelişim isteyen ve bu konuda alenen mevcut yönetim karşısında dimdik duran üye işçilerinin bir şekilde işten atılma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaklarına dair bir algı varlığını hissettirmiş durumdadır.

Çünkü artık, sendikaya ayda 500 TL ödeyen İsdemir ve Kandemir emekçilerinin mevcut yönetime karşı yüksek sesle muhalefet olma haklarını kullandıklarında sendika tarafından parası ödenmiş yemek masalarındaki yemeklerden bile mahrum edildikleri gerçeğinin alenen yaşayan arkadaşlarını gördüklerindendir.

Özetleyecek olursak:  Özçelik-İş’e üye olan çelik işçilerinin önemli bir bölümün artık güven tazelediğini söyleyen Yunus Değirmeci ve ekibine güveninin kalmadığı bir ortamda kazanılan bir seçimin evet bir anlamı vardır. Ancak bu anlam süreç içinde karşımıza çıkan, şaibeleri, yolsuzluk iddialarını, 1 milyon 300 bin TL’ye alınan makam arabalarını, sırf karşı tarafı desteklediği için genel kurul öncesi işverenine baskı yapılarak işten attırılan ve işsizliğe mahkûm ettirilen çelik işçisi ve onların ailelerini, sırf muhalefet adayının destekleyecekler diye genel kurula yakın bir tarihte yurt dışına görev çıkartılmasına ve oy kullanılması engellenmeye çalışanlar için hiçbir anlam ifade etmemekte olduğu göz önündedir.

Bu sebepledir ki; Ben Yunus Değirmenci’yi koltuğunda tutan 136 oydan çok, Yunus Değirmenci’nin baş aktörlüğünü yaptığı ekibin her türlü baskısına rağmen onurlu ve dik duruş sergileyen 120 üst kurul delegesinin oyunu daha çok önemsiyor ve bu oylarının sendikaya üye 45  bin çelik işçisinin bundan sonraki yürüyüşüne ışık tutacağını inanıyorum.

FETÖ/PDY Kanlı örgütünün girişimine karşı sokaklara çıkan ve şahadet şerbeti içen 251 şehidimizin Vatan uğruna kendilerini feda edişinin de 6. Yılı
Peki, geride bıraktığımız 6 yıl içinde bu örgütle alakalı tam manasıyla mücadele edildi diyebilir miyiz?
Maalesef hayır.
Bu örgütün palazlanmasında en büyük katkısı olduğuna inandığımız siyasi ve ticari kanadını ortaya çıkartılışına şahit olmuş muyuz?
Maalesef hayır.
Peki, bütün bu olunmayanlara karşı, bugün hangi gerekçe ile meydanlara inecek “Milli Birlik ve Dayanışma Günü” olarak adlandırılan bu günü kimlerle kutlayacağız?
Mesele bu örgütün derneklerinin mütevelli heyetlerinde yer almış, bugün legal derneklerde başköşeye oturtulmuş ve sırtı sıvazlanmışlar mı?
Mesela Bu örgütün Bankalarının en tepesinde yer aldığı bilinenlerin, daha sonra devletin en önemli kademelerine atanan zatlarla mı?
Mesela Türkiye’nin birçok bölgesinde oluşturulan ‘Fetö Borsası’ vasıtasıyla aklanan ve aramızda cirit atan kalantorlarla mı?
Mesela Milletin kanını emen, varlıklarına varlık katan, dünün siyasetçileri, bugünün iş adamı kılıklı zengin bebelerle mi?
Söyleyin kimlerle?
Evet, ben 15 Temmuz’u anarım.
15 Temmuz’u yâd ederim.
Lakin O gecede hayatlarını veda etmiş şahadet şerbeti içmeye koşarak gitmiş 250’nin üzerindeki vatan evladının şehitlik mertebesine erişmesini anar ve yâd ederim.
O gün gazi olmuş vatan evlatlarımızın yazdıkları kahramanlık destanlarını yâd eder ve anarım.
Ama asla dün fetö’nün bayrağını sallayanların fetö ile mücadele etmiş insanlardan daha fazla boy gösterdiği, en önde poz verdiği anlara şahit olmam. Şehitlerimizin kemiklerinin sızlatmam!
Bu vesile ile 15 Temmuz Başarısız Kanlı Kalkışmasında hayatlarını feda eden vatandaşlarımızı ve vatan uğruna şehit olmuş tüm kahraman asker ve emniyet mensuplarımızı bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum.
Ruhları Şad, Mekânları Cennet olsun.
Cümleten Hayırlı Cumalar…

Şahsıyla alakalı 9 yıldır dışarıdan yaptığım gözlemlemem bana göstermiştir ki, Lütfü Savaş; gerçek bir milliyetçi, gerçek bir vatansever, gerçek bir halk adamı kimliğine uyan bir siyasi aktördür.

Hatay’ın demografik yapısının korunması ekonomik yapısının düzelmesi için sosyal projelere ağırlık veren, siyasal manada birlikteliğini sağlamış güçlü bir bölge olması için cesurca hamleler yapmaktan çekinmeyen, çıktığı yolda verdiği mücadele de kararlılık sergileyen gerçek bir liderdir Lütfü Savaş.

Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarının büyük mücadele ve gayretleri sonrası kurduğu ve bizlere emanet olarak bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti Devletini korumak ve kollanması gerektiğine inanan her bir Hataylı’nın doğduğu, doyduğu ve geleceğinin yaşamaya devam edeceği Hatay ilinin Demografik yapısının ileride değişime uğramaması için Lütfü Savaş’ın Hatay’ın hakkı ve halkı için verdiği kararlı mücadelesine destek vermesi gerektiğine inanıyor, Ülkemin ve ilimin menfaatlerinin kendi bireysel menfaatlerimizden üstün olduğu günlerden geçtiğimizin de farkında olunmasını istiyorum.

Bunun bir sorumluluk olduğunu düşünüyor, Lütfü Savaş’ın takdirleriyle HBB’ de görev almış en üsten en alta kadar tüm kadrolarında bu anlayış ve hassasiyetle işlerine sahip çıkması gerektiğinin de altını çizmek istiyorum.

Tamer Oğuz. (01.06.2022)