Özçelik iş sendikası İskenderun Şubesi seçim atmosferine girmişken Genel Başkan Yardımcısı Bayram Altun’un biatçı başkan Mehmet Güngör ile beraber ziyaretlerde bulunması kesinlikle etik bir davranış değildir.
Emekçiler demokratik ve tarafsızlık ilkesine dayalı bir seçim süreci beklerken böylesi etik dışı bir davranışı kabul etmiyorlar.
İşçiler dengeleri koruması ve hassasiyetleri göz önünde bulundurması gereken genel merkezden acilen tarafsızlık çağrısı bekliyorlar.
Seçim atmosferini bayram havasında geçirmek isteyen işçiler, diğer bölgelerde olduğu gibi genel merkezin ağırlığını sahanın sesinden yana koymasını ve terazinin topuzunu kaçırmamasın talep ediyorlar

Öz-Çelik İş Sendikası İskenderun Şube Başkanlığı koltuğuna kimin oturacağını tayin edecek olan delege belirle seçimi 2022 yılının Şubat ayında yapılması bekleniyor.

Öz-Çelik İş İskenderun Sendikası Şube Başkanlığı seçiminden bir ay önce gerçekleşecek olan delege belirleme seçim sonuçları, aynı zamanda İskenderun Şube Başkanlığı koltuğuna kimin oturacağına dair tespitte bulunmamıza da yardımcı olacak.

Yukarıda yaptığım bu analiz tabi normal şartlarda yapılan bir delege seçimi olduğu takdirdi geçerli olan analizdir. Zira Öz- Çelik İş Sendikası Genel Merkez Yönetiminin bazı şube başkanlığı seçimleri öncesi demokrasi kültürüne uymayan yaklaşım sergiledikleri de bilinmektedir. (Öz-Çelik İş (Havacılık) Anadolu Şube Başkanlığı Seçimi)

İşte bu sebeptendir ki, Bizim Öz-Çelik İş Genel Merkez Yönetiminden beklentimiz, 2022 yılının Şubat ayında gerçekleşecek olan Delege Belirleme seçimlerinde;  Öz-Çelik İş (Havacılık) Anadolu Şube Başkanlığı Seçimi) sürecinde sergilemiş olduğu tavrın yerine Karabük Şube Başkanlığı seçimi sürecinde Karabük Çelik İşçilerine tanıdığı demokratik özgürlüğün bir benzerini İskenderun Çelik İşçilerine de tanımalı, Çelik İşçilerinin özgür iradelerini kesinlikle karışmamalı, iki adaylı Şube Başkanlığı seçimi öncesi yapılacak olan Delege Belirleme Seçimlerinin Demokrasi kültürüne uygun bir ortamda geçmesi için çaba göstermelidir.

Bu beklenti aynı zamanda İskenderun bölgemizde Demire su veren, Demiri eriten Çelik İşçilerimizin ve İskenderun Kamuoyunun da beklentisi olduğunun altını çizmek isterim.

Tamer Oğuz. 20.11.2021

-Hatay Halkının önemli ve büyük bir bölümü Evinde kullandığı içme ve kullanma suyuna nasıl ulaşıyor?
-Su Kuyuları ile.
Peki, bu su kuyularından su nasıl borulara taşınıyor?
Elektrikle çalışan Su pompalarıyla…
Yani ortada bir maliyet var.
Bu maliyetin karşılanması için elbette bir zam olacak.
Hatay Büyükşehir Belediyesinin Meclisini oluşturan ve AKP rozeti ile siyaset yapan arkadaşlarımız, madem bu kadar halkı düşünüyorlar hafta 8 gün 9 karşılaştığımız Elektrik, doğal gaz, Mazot, benzin ve en önemlisi de temel gıda maddelerine yapılan zamları yüksek sesle eleştirsinler. Bu zamlar sebebiyle Türk halkının çektiği eziyeti dile getirsinler.
Sen bu konuda tek bir kelime etmeyeceksin, Elektriğe, Doğalgaza, Temel Gıda Maddelerine vb. şeylere yapılan zammı sineye çekecek, hatta savunacak, sonra da kalkıp HBB ve Onun bünyesindeki HATSU’yu ve idarecilerinin girdi maliyetleri sebebiyle İçme Sularına yapmak zorunda kaldıkları zammı memleket meselesi haline getireceksin…
Peki, sebep; Sebep belli.
Sebep Millet ittifakının içinde yer alan partilerin rozetini taşıdığı Belediye başkanlarının yönettiği belediyelerin iflas etmesini, halka hizmet yapamaz hale gelmesini sağlamak.
Konu bu kadar açık ve aleni…
Kimse kalkıp buna Hatay halkını çok düşündüğü için HATSU’nun içme suyuna yapmak istediği %20’lik su zammına karşı çıktığını savunmasın.
Halkı düşünen, önce kalkıp Bu ülkeyi 19 yıllık iktidarlık dönemi sonrası bu hale sokan Kendi siyasi partisinin yöneticilerine karşı samimi özeleştiride bulanacak. Tüm zamlara karşı olduklarını Yüksek sesle ifade edecek, sonra kalkıp HATSU’nun yaptığı zammı haksız bir zam olduğunu bizlere anlatacak.
Bunu yapmayanın samimiyetine ne ben inanırım, ne de Hatay Halkının sağduyulu vatandaşları.
Bilinsin istedim.
Şahin Çetin ve 1 diğer kişi

Nurten Çelik; 30 yıllık eğitime hizmet vermiş emekli bir hanımefendi.

Emekli diyorum da, aslında şahsına karşı işlendiği iddia edilen Mobbing uygulanmasından ötürü emekliye ayrılmış bir eğitimcimiz.

4 Kasım 2021 Perşembe günü, yani yarın saat 10.00’da İskenderun 4. Asliye hukuk mahkemesinde kendisine uygulandığı iddia ettiği mobbing ile alakalı açtığı davanın ilk celsesine çıkacak.

Peki, Nurten Hocamız bu davayı kime açmış?

Kim kendisine mobbing uygulamasında bulunmuş?

Davanın karşı muhatabı kim?

Üzülerek belirtmek isterim ki; İSTE Rektörü Prof. Dr. Tolga Depçi

Yani iddialar doğru ise, İSTE Rektörü Prof. Tolga Depçi Rektörlük koltuğuna oturur oturmaz eğitimcimiz Nurten Çelik’e 20 yıldır bir fiil görev yaptığı kurumda yani İSTE’de mobbing uygulamış, daha açık bir ifade ile emekli olması için sosyal kabadayılık yapmış, psikolojik şiddet uygulamış.

Ben mahkeme değilim, savcı veya yargıç hiç değilim, ancak 30 yılını eğitime harcamış bir hanımefendinin de emekli olduktan sonra manevi şahsiyetini korumak adına mahkeme salonlarına koşarak gideceğini aklımın ucundan bile geçiremiyorum.

Kasım ayı Duyarlı her Türk Vatandaşı için önem arz eden aylardan biridir.

Niye?

Çünkü Kasım ayı Dünyada Kadına seçme ve seçilme hakkı tanıyan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının (10 Kasım) anıldığı aydır…

Çünkü kasım ayı “Kadına yönelik şiddetle mücadele günü” nü (25 Kasım) içinde barındıran aydır!

Bilmem anlatabildim mi…

Bugün İskenderun’da; İskenderun 1. ve 2. Nolu Esnaf Kredi Kefalet Kooperatiflerinin Genel Kurulları vardı.
Hani şu İskenderun Belediye Başkanı Mehmet F. Tosyalı tarafından esnaf arkadaşlarının işyerlerinin önüne koydukları sergiler için 30 cm mesafeyi bile çok gören ve ‘0’sergi ‘0’tezgah sınırlandırması getiren ve uymayan esnaflara ceza yağdıran Esnaf arkadaşlarımızın yararlansın diye hizmet veren İskenderun 1. ve 2. Nolu Esnaf Kredi Kefalet Kooperatiflerinin.
Peki, bu kongrelerde ne oldu dersiniz.
Ne mi oldu?
Ben söyleyeyim…
Pandemi süresini bin bir zorluklarla geçiren, var olan sermayelerini tükettikleri gibi bankalardan kredi borçlanması yapan esnaflarımız, bütün bu bilenen gerçeklere rağmen önce işyerlerine önüne “0” tezgâh sınırlandırması getiren İskenderun Belediye Başkanı Mehmet F. Tosyalı’nın yarım saate yakın Video gösterisi eşliğinde 2,5 yılda İskenderun’da ne yaptıklarını dinlediler!
Yani anlayacağınız Bugün Esnafların kurduğu Kefalet kooperatiflerinde sanki Genel Kurul yoktu da, Bu Genel Kurullarda Tosyalı reklamı vardı!
Hem de Esnaflara “0” tezgah sınırlandırması getiren Tosyalı reklamı.
ne diyelim; “İnsan nasıl hak ediyorsa öyle yönetilirmiş’ sözü boşa denmemiş.
Beğen

Yorum Yap
Paylaş

Pandemi ile alakalı normalleşme sürecinin başlamasıyla birlikte uzun süredir ihmal ettiği bölgeleri ziyaret etmeye başlayan Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Lütfü Savaş’ın 04. 06. 2021 Cuma günkü programı İskenderun İlçesini içeriyordu.

Sayın Başkanın İskenderun da gerçekleştirecekleri ziyaretler pandemi sürecinde şahsı ile alakalı yaratılmak istenen algının halktaki karşılığını anlamak için önemliydi benim için.

Bu sebepledir ki, davetli olmamama rağmen Sayın Başkanın şehrimizde yaptığı tüm ziyaretleri yerinde takip etmeyi kendime görev saydım.

Sayın Lütfü Savaş’ın, sabah 10’da Cebike (Düğünyurdu) mahallesinden başlayan program sırasıyla, Karaaağaç Halk Plajı, Halk Eğitim Müdürlüğü, Akçay, Güzelçay, Orhantepe, Modern evler, Yunus Emre ve Sakarya Mahalle muhtarları ve o yerleşim yerlerindeki hemşerilerimizle buluşma ile sonuçlandı.

Ziyaretlerin tamamında  edindiğim bir gerçek vardı ki, Oda Savaş’ın İskenderun’a hizmet noktasında müsrif oluşu ile ilgili yaratılan algının muhtarlarımız ve kent halkı tarafından çürütülmesiydi.

Mahallelerine Bugüne kadar Yapılan hizmetlerden ötürü teşekkür eden muhtarlarımız, yapılması gereken hizmetlerle alakalı da Başkan Savaş’a iletiyor, Başkan Savaş’da sorunların çözümünü gerçekleştirmekle muhatap Daire başkanlarını arayarak, muhtarlarımızın taleplerinin yerine getirilmesi için birinci ağızdan talimatını veriyordu.

BÖBÜRLENME YOK, YÜKSEKTEN GÖRME YOK!

Mesela şehir merkezinden onlarca kilometre uzak Cebeki ile şehir merkezi arasındaki ulaşımı sağlayan onlarca kilometre yol beton asfaltla donatılmış, Yine Cebike cemaatinin ibadet ettiği Cami baştan aşağı tamir ve tadilattan geçmiş ve yeni bir görünüme bürünmüş, Cebike içindeki eğitim yuvası olan Hayriye Emre Açıkgöz ilköğretim okulunun eksikleri Savaş talimatıyla giderilmişti.

Mesela, İskenderun Halk Eğitim Müdürlüğü binasının, baştan aşağı HBB tarafından tamir ve tadilattan geçtiğini bilen var mıydı?

Vallahi ben dün öğrendim. Belki bu hizmetten ötürü Plaket takdimi olmasa bunu yine öğrenemeyecektik.

Demem o ki; Savaş’ın dolayısıyla HBB’nin aslında İskenderun’da yaptığı çok iş var da gören yok, gösteren yok.

Senli benli konuşabiliyor Başkanlarıyla. Şaka-latife yapabiliyor. Aynı şekilde karşılığını da alıyor.

Özetle; İskenderun halkı ile Başkan Savaş arasındaki gönül bağı yaratılmak istenen algının aksine giderek daha da pekişiyor.

Yani İskenderun’da büyük çoğunluk Başkan Savaş’dan memnun, Başkan Savaş’da İskenderunlulardan!

 

Siyaset ikliminin en sert estiği bir dönemden geçiyoruz.

Bu iklimin yaratılmasında İktidar ve muhalefet liderlerinin payı büyük elbette!

İşte bu iklimin yaratılmasında pay sahibi olanlardan biri olan (yüzdesi önemli değil) İYİ Parti Genel başkanı Sayın Meral AKŞENER hanımefendinin, 31 Mayıs 2021 Pazartesi günü Hatay’a gelecek.

Hem de Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan’ın Genel Başkan sıfatıyla yaptığı ve bizzat Meral hanımı kast ederek grup toplantısında sarf ettiği; “BU DAHA BİR. DAHA NELER OLACAK NELER. DAHA DUR BAKALIM BUNLAR İYİ GÜNLER.” İfadesinin üzerinden 5 gün sonra.

HOŞGÖRÜ KENTİ HATAY’IN SAĞDUYULU HALKI BU SINAVDANDA BAŞARI İLE ÇIKACAKTIR!

Tarihler boyunca Hatay’ın çok kültürlü yapısından yararlanmak isteyen dış mihraklar Ülkemizin içinde bulunduğu sert iklimlerde Hatay’ı karıştırmak ve yaşayanları arasında nifak tohumları ekmek istemişlerdir.

Aynı mihraklar şimdi yine içinde bulunduğumuz bu sert iklimden yararlanmak adına yeni stratejiler peşinde olabilirler.

Bu sebepledir ki;

Hoşgörü kenti Hatay’ın kadirşinas halkı 31 Mayıs 2021 Pazartesi günü İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener hanımefendinin ilimize yapacağı ziyareti titizlikle takip etmeli, Hatay Halkına yakışan misafirperverliğini göstermeli, siyasetçilerimizin üst merkezde yarattığı sert siyasi iklimin söylevlerde kalmasına yardımcı olmak için ellerlinden gelen duyarlılığı göstermelidir diyor, şimdiden Hatay halkının 1 günlük misafiri olacak İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral AKŞENER hanımefendiye HOŞGÖRÜ KENTİ HATAY’ımıza Hoş geldiniz diyorum.

 

Hatay’ın Türkiye’nin Genel Bütçesini katkısı bakımından 7. Sırada, yine Tahakkuk eden vergiyi ödeme konusunda ise Kocaeli, Tunceli, Rize ilinde sonra 4. Sırada.

Yani Hatay halkı Sanayicisiyle, esnafıyla,  Ülkesine olan sorumluluğu yerine getirmede yetirince hassas bir yapıda.

Peki, Hatay’ın ülkesine yönelik bu hassasiyetinin karşısında Türkiye’yi yöneten iktidarlar aynı hassasiyeti Hatay iline karşı gösteriyor mu?

-Bence Hayır.

Bunu nereden anlıyoruz?

Hatay’ın Ülkenin genel bütçesinden aldığı pay oranında 56. Sırada oluşundan tabi.

Şimdi bunu kafamızın bir köşesine not edelim.

Şimdi gelelim ikinci konuya…

Hatay’ın vergi gelirlerinin yüzde 70-75’ini İskenderun sırtladığını hepimiz cümle Hatay biliyor değil mi?

Peki, İskenderun Genel bütçeden ve il bazındaki yerel bütçeden gerekli şekilde geri dönüş elde edemiyor?

Sizce bunun önündeki engel Antakya Lobisinin güçlülüğünden mi kaynaklanıyor, Yoksa İskenderun’da ki sanayi tesislerinin sahiplerinin şehrimizin dokusuyla paralellik arz eden kozmopolit yapısından mı kaynaklanıyor?

Bence ikinci sebepten kaynaklanıyor…

Niye mi?

Çünkü Bu sanayicilerin büyük bölümünün amacı İskenderun’un gelişmesi değil, Kendi sanayi tesislerinin daha verimli daha artı değer getirecek şekilde işletilmesini sağlamak.

Bunun içinde daima ülke yönetimini elinde bulunduran İktidar ile iyi ilişkiler içinde olmaları gerek.

Yani bunlar için İskenderun kaygısı diye bir kaygı oluşmaz, kaygı sanayi tesislerinin kaygısı ile sınırlı kalır.

Payas kökenli İş insanı Halil Şahin’in İskenderun’dan İzmir’e göç etmesinin sebebi bu değimlidir sizce?

Yalnız kalmak!

Maalesef acı gerçek bu!

İskenderun özellikle son 20 yılda Yalnızları oynayan bir sahil şehridir.

Lobisi olmayan, elinden birer birer alınan Devlet kurumları giderken ses çıkaramayan (DLH; TMO Bölge Müdürlüğü gibi) yalnız bir şehirdir İskenderun!

Bunları görmeden, geçmişten günümüze dek yaşadığımız bu gelişmeleri hatırlamadan çıkıp birilerini suçlamak kadar basit bir şey olamaz.

Hatay’ın yüzde 16.2 sini oluştururken, yüzde 4.5.’ana sıkıştırılmış bir hale dönüştürülen İskenderun’u HBB Başkanı Lütfü Savaş bu hale getirmemiştir yani.

1956 yılında alınan ve Resmi gazete yayımlanan Bakanlar Kurulu kararına rağmen halen İskenderun’u Serbest Bölge yapmayan zihniyet değildir Lütfü Savaş.

1961 yılından bu yana şehrimizin Kurtuluş Günü’nü simgeleyen İskenderun 5 Temmuz Stadyumu’nun tarihi geçmişini yok eden de o değildir.

Ziraat Bahçemiz o keza.

Hataylıların malı olan arazileri dışarıdan gelen sanayicilere peşkeş çeken belediye başkanı da değildir Lütfü Savaş.

Özetlersek; dünyanın en büyük iç deniz limanlarını içinde barındıran, Şehrimize karşı ayniyat duygusu taşımayan Sanayicilerle doldurulan, gelişmişliğinin önünü kapatacak, Devlet kurumları giderken ses çıkarmaktan kendini imtina eden sahte insanların yaşadığı güzel bir şehirdir İskenderun.

Son söz,  Evet İskenderun İl yapılması gerek diyorsanız yapılsın. Ama bunun yapacak erk bellidir. Bunun önündeki engel de ne Antakya Lobisi, nede HBB başkanı Lütfü savaş’tır.

Engelin ta kendisi, Akdeniz’in incisi İskenderun’u Turizm kenti, Üniversite kenti olması gerekirken sanayiye teslim eden zihniyettir.

Kalın sağlıcakla.

Hayırlı Bayramlar…

 

Sendika, çalışanların sosyal, ekonomik hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözme amacı ile kurulmuş ekonomik öğeler taşıyan, devlet, siyasi parti ve iktidar örgütlenmelerinden bağımsız örgütlerdir.

Peki, günümüzde faal çalışan sendikalar böylemidir?

Gerçekten de devlet, siyasi parti ve iktidar örgütlenmelerinden bağımsız örgütler midir sendikalar?

Gördüğüm kadarıyla hayır!

En azından bugün 40 bin civarında üyesi bulunan Öz Çelik-İş’in yukarıda ifade edilen amaç ve doğrultular konusunda bir izlenim vermediği aşikârdır bizlere…

Çünkü Bu sendikanın profesyonel Yönetim Kadrosu maalesef üye çalışanlarının sosyal, ekonomik hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözme konusunda zaaf içeren hadiseler yumağıyla sarma sarılmışlardır şuan.

Demokratik yollardan yapılan şube seçimlerinde Şube Başkanı seçilen arkadaşlarından “Temayül gereği” adı altında peşinen istifa dilekçeleri aldıkları,

Mevcut genel başkanlarını “İşverenler istemiyor” diyerek istifaya zorladıkları,

Haklarında sosyal medya da olumsuz yazılar paylaşan insanlara susmaları için yüksek miktarda Karşılıksız paralar gönderdikleri,

Toplu sözleşmelerde elde edilen hakları (2015-2016-2017) sıfır hakka çevrilmesine ses çıkarmadıkları ve İşçilerinin hak ettikleri sözleşmeleri yapmadıkları, yargının verdiği yetkiyi kullanmadıkları, daha da kötüsü işçinin sözleşme hakkını yapmayan aynı yönetiminin sendikaya 17 milyon gibi bir meblağın aktarılmasına ön ayak oldukları ortaya çıkmıştır.

Buna birde devlet, siyasi parti ve iktidar örgütlenmelerinden bağımsız ilkelerine ters davranışlarını eklersek, çalışanların sosyal, ekonomik hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözme amacı ile kurulmuş ekonomik öğeler taşıyan, devlet, siyasi parti ve iktidar örgütlenmelerinden bağımsız örgüt olması gereken Öz Çelik-İş Sendikasının mevcut yönetiminin sendika ve sendikacılık ilkelerine aykırı tutumlarından ötürü derhal istifa etmeleri gerektiğini düşünüyor, böyle sendikacılık olmaz diyorum.

Tamer oğuz

BAŞKAN SAVAŞ’TAN HINÇ ALMAK İSTEYENLER, SAVAŞ’IN BÜROKRATLARINI KUM TORBASI SANIYORLAR!

  1. dönemdir Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini başarı ile yürüten, bu sayede Hatay halkının önemli ölçüde büyük bir teveccühüne hâsıl olan Doç. Dr. Lütfü Savaş’ı, kendilerinin Emir Eri gibi gören ve her aradıklarında “Emret ağam, emret paşam” denmesine bekleyen CHP içinde hasbel kader siyaset yapmak nasip olmuş bir takım kişiler var çevremizde.

Üç aşağı beş yukarı hepimiz biliyoruz bu kişileri.

Bu kişilerin en büyük özelliği Başkan Savaş’tan bekledikleri gibi ilgi göremeyince hırçınlaşmaları, Başkan Savaş’a karşı kinlenmesi ve bu kinlerini de direk Başkan Savaş’a karşı yüksek sesle ifade etmeye cesaretleri olmayışı.

Başkan Savaş’a karşı yüksek sesli kinlerini kusamayan bu kişiler, bu kez strateji ve taktik değiştirip Başkan Savaş’ın Bürokratlarını eften püften sebepler yaratarak vurarak Kum Torbasına çeviriyorlar.

Neymiş efendim; Bu Bürokratlar sorumlu bulundukları bölgelerde Belediye Başkanlığına oynuyorlarmış, Neymiş efendim, Bürokrat olmalarına rağmen kendilerinin emir ve talimatlarına riayet etmiyorlarmış…

Geçin beyler geçin. Varsa bir hıncınız ve kininiz Başkan Savaş’a karşı direk ifade edin. Yoksa susun oturun.  Sessiz durun. Durun ki, Bu memlekette HBB’ya ait gerekli hizmet açığını yerine getirmek adına Bizzat Doç. Dr. Lütfü Savaş tarafından atanan bürokratlar işlerini yapsınlar, eksik olan hizmetlerin kentte getirilmesi için çaba sarf etsinler.